Artril 400 MG 20 Film Tablet Prospektüsü

1/13
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ARTRİL®
600 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde:
Her bir film tablet, 600 mg ibuprofen içerir.
Yardımcı maddeler:
Laktoz hidrus 37.5 mg
Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet
Beyaz, iki yüzü bombeli oval film tablet.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
Romatoid artrit, osteoartrit ve ankilozan spondilitin belirti ve bulgularının tedavisi ile akut
gut artriti, akut kas-iskelet sistemi ağrıları, postoperatif ağrı ve dismenore tedavisinde
endikedir.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinler
Önerilen doz, bölünmüş dozlar halinde günde 1200-1800 mg’dır. Bazı hastalarda 600-
1200 mg/gün dozunda idame edilebilir. Şiddetli ve akut olgularda dozun akut faz geçene
kadar artırılması avantajlı olabilir. Günlük doz, bölünmüş dozlar halinde verilen 2400
mg’ı geçmemelidir. Ancak gerektiğinde, doz 3200 mg’a yükseltilebilir. Bu durumda hasta
yakından izlenmelidir.
İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gereken, etkili en düşük doz,
en kısa süreyle kullanılarak, en aza indirilebilir (bölüm 4.4’e bakınız)
Uygulama şekli:
Tabletler bol miktarda suyla birlikte yutulmalıdır. Oral rahatsızlık veya boğaz
iritasyonunun engellenmesi için tabletler, çiğnenmeden, kırılmadan veya ezilmeden
bütün olarak yutulmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/karaciğer/kalp yetmezliği:
Renal, hepatik ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır, çünkü
ibuprofen gibi NSAİİ’lerin kullanımı renal fonksiyonlarda bozulmayla sonuçlanabilir.
Bu hastalarda doz mümkün olan en düşük düzeyde tutulmalı ve böbrek fonksiyonları
izlenmelidir.
Pediyatrik popülasyon:
2/13
ARTRİL’in tablet formlarının 12 yaşından küçük çocuklarda kullanılması önerilmez. 12
yaşından küçük çocuklar için aynı etkin maddeyi içeren likit formların kullanılması
tavsiye edilmektedir.
Jüvenil romatoid artrit’te, bölünmüş dozlar halinde vücut ağırlığı başına 40 mg/kg
dozuna kadar alınabilir.
Geriyatrik popülasyon:
Bu hasta grubunda NSAİİ kullanımıyla ölümcül olabilecek gastrointestinal (Gİ) kanama
ve perforasyon gibi istenmeyen etki sıklığı artmaktadır.
Eğer yaşlı hastalarda NSAİİ kullanılması gerekiyorsa mümkün olabilecek en küçük etkin
doz ve en kısa tedavi süresi tercih edilmelidir.
4.3 Kontrendikasyonlar
ARTRİL, ibuprofene ya da ilacın içindeki yardımcı maddelerin herhangi birine karşı aşırı
duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.
ARTRİL, daha önce, aspirin veya diğer NSAİİ’lere karşı astım, rinit, ürtiker gibi aşırı
duyarlılık reaksiyonu gelişen hastalarda kontrendikedir.
ARTRİL aynı zamanda, geçmişlerinde önceki bir NSAİİ tedavisine bağlı gastrointestinal
kanama ya da perforasyon öyküsü bulunan hastalarda kontrendikedir. Böyle hastalarda
NSAİİ ciddi, nadiren ölümcül olabilen anaflaksi benzeri reaksiyonlara neden olabilir.
İbuprofen önceden geçirilmiş veya halen aktif ülseratif kolit, Crohn hastalığı, rekürran
peptik ülser veya gastrointestinal kanama (iki ya da daha fazla kanıtlanmış, belirgin
ülserasyon ya da kanama episodu şeklinde tanımlanan) olan hastalarda kullanılmamalıdır.
ARTRİL, şiddetli kalp yetmezliğinde kontrendikedir.
ARTRİL, şiddetli karaciğer yetmezliğinde kontrendikedir.,
ARTRİL, şiddetli böbrek yetmezliğinde (glomerular filtrasyon<30mL/dak.)
kontrendikedir.
ARTRİL, koroner arter bypass cerrahisi öncesi veya sonrası ağrı tedavisinde
kullanılmamalıdır.
ARTRİL, hamileliğin 3. trimesterinde kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Kardiyovasküler (KV) risk
– NSAİİ’ler ölümcül olabilecek KV trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme
riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. KV
hastalığı olan veya KV hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek
olabilir.
– İbuprofen koroner arter by-pass cerrahisi öncesi ağrı tedavisinde kontrendikedir.
Gastrointestinal (GI) riskler
NSAİİ’ler kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül
olabilecek ciddi GI advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda,
önceden uyarıcı bir semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalar
ciddi GI etkiler bakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar.
3/13
İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gereken, etkili en düşük doz, en
kısa süreyle kullanılarak, en aza indirilebilir (bölüm 4.2’ye ve aşağıdaki gastrointestinal
ve kardiyovasküler risklere bakınız).
İbuprofen, bronşiyal astımı olan, veya önceden geçirmiş olan hastalara uygulanırken
dikkatli olunmalıdır, çünkü bu gibi hastalarda ibuprofenin bronkospazma neden olduğu
bildirilmiştir.
İbuprofen, geçmişlerinde peptik ülserasyon ve başka gastrointestinal hastalık öyküsü
bulunan hastalara dikkatli bir şekilde verilmelidir; çünkü bu tablolarda alevlenme olabilir.
Renal, hepatik ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır, çünkü
NSAİİ’lerin kullanımı renal fonksiyonlarda bozulmayla sonuçlanabilir. Bu hastalarda doz
mümkün olan en düşük düzeyde tutulmalı ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir.
İbuprofen, kalp yetmezliği veya hipertansiyon öyküsüne sahip hastalara dikkatle
verilmelidir, çünkü ibuprofen uygulamasıyla ödem olguları bildirilmiştir.
Diğer NSAİİ’lerde olduğu gibi ibuprofen enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir.
Kardiyovasküler ve serebrovasküler etkiler
Hipertansiyon ve/veya hafif ile orta derecede konjestif kalp yetmezliği hikâyesi olan
hastaların uygun şekilde izlenmesi ve kendilerine durumlarına ilişkin önerilerde
bulunulması gereklidir, çünkü NSAİİ tedavisiyle ilişkili olarak sıvı retansiyonu ve ödem
bildirilmiştir.
Kardiyovasküleretkiler
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Birçok Cox-2 selektif ve selektif olmayan NSAİİ’lerle süresi 3 yılı bulan klinik
çalışmalar, fatal olabilecek ciddi kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard enfarktüsü
ve inme riskinde artış olabileceğini göstermiştir. Cox-2 selektif veya selektif olmayan
tüm NSAİİ’lerin benzer riski olabilir. Kardiyovasküler hastalığı olan ya da
kardiyovasküler hastalık risk faktörü olan hastalar daha yüksek risk altında olabilirler.
NSAİİ’lerle tedavi gören hastalarda kardiyovasküler advers olay riskini azaltmak için,
mümkün olabilecek en küçük etkin doz ve en kısa tedavi süresi tercih edilmelidir.
Önceden herhangi bir kardiyovasküler semptom görülmemiş olsa bile, doktor ve hastalar
bu tarz advers olayların ortaya çıkmasına karşın alarmda olmalıdır. Hastalar ciddi
kardiyovasküler olayların işaretleri ve/veya semptomları ve bu tarz advers olaylar
gerçekleştiğinde izlenecek adımlar hakkında bilgilendirilmelidir.
NSAİİ’lerle beraber aspirin kullanımının, NSAİİ kullanımı ile ilintili ciddi
kardiyovasküler trombotik olayların riskini hafifleteceğine dair tutarlı bir kanıt
bulunmamaktadır. Aspirin ve NSAİİ’nin beraber kullanılması, ciddi gastrointestinal
etkilerin riskini arttırır.
Koroner arter bypass cerrahisi ardından ilk 10-14 gün boyunca ağrı tedavisinde Cox-2
selektif NSAİİ’nin kullanıldığı iki geniş, kontrollü klinik çalışmada miyokard enfarktüsü
ve inme görülme sıklığında artış olduğu tespit edilmiştir.
Hipertansiyon:
İbuprofen dâhil NSAİİ’ler hipertansiyon hastalığının başlamasına ya da önceden bulunan
hipertansiyon hastalığının kötüleşmesine yol açabilir. Her iki şekilde de kardiyovasküler
4/13
olayların görülme sıklığının artmasına yol açabilirler. Tiazid ya da loop diüretikleri alan
hastalar NSAİİ kullanırken bu tedavilere cevap verme oranları düşebilir.
İbuprofen de dâhil NSAİİ’ler hipertansiyon hastalarında dikkatli kullanılmalıdır. NSAİİ
tedavisinin başlangıcında ve tedavi süresince kan basıncı yakından takip edilmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
NSAİİ kullanan bazı hastalarda sıvı retansiyonu ve ödem bildirilmiştir. Sıvı retansiyonu
ya da kalp yetmezliği olan hastalarda ibuprofen dikkatli kullanılmalıdır.
Kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, bilinen iskemik kalp
hastalığı, periferik arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar sadece
dikkatli bir değerlendirmeden sonra ibuprofen ile tedavi edilmelidir. Benzeri bir
değerlendirme, kardiyovasküler olaylara yönelik risk faktörleri (örn. hipertansiyon,
hiperlipidemi, diabetes mellitus, sigara) olan hastalarda uzun dönemli bir tedaviyi
başlatırken de yapılmalıdır.
Gastrointestinal (Gİ) etkiler, ülserasyon, kanama ve perforasyon riski
İbuprofen de dâhil NSAİİ’ler enflamasyon, kanama, ülserasyon ve mide, ince veya kalın
bağırsak perforasyonu gibi fatal olabilecek ciddi gastrointestinal advers etkilere yol
açabilirler. Bu advers olaylar NSAİİ tedavisi gören hastalarda herhangi bir zamanda,
önceden uyarıcı bir semptom vererek ya da herhangi bir semptom vermeksizin ortaya
çıkabilir. NSAİİ tedavisinde ciddi üst gastrointestinal advers etki görülen beş hastadan
sadece birinde semptomlar kendini gösterir. 3-6 ay NSAİİ tedavisi gören hastaların
yaklaşık %1’inde, bir yıl tedavi gören hastaların ise %2-4’ünde üst gastrointestinal ülser,
kanama ya da perforasyon görülür. Bu oranlar daha uzun kullanım süresi ile devam
ederken, tedavi süresince herhangi bir zamanda ciddi bir gastrointestinal advers etki
görülme olasılığı artar. Ancak kısa süreli tedavi de risksiz değildir.
Önceden ülser hastalığı ya da gastrointestinal kanaması olan hastalarda NSAİİ’ler çok
dikkatli yazılmalıdır. Önceden peptik ülser hastalığı ve/veya gastrointestinal kanaması
olan NSAİİ kullanan hastalarda gastrointestinal kanama görülme riski, bu risk
faktörlerinden hiçbiri olmayan hastalara göre 10 kattan daha fazladır. NSAİİ kullanan
hastalarda gastrointestinal kanama riskini arttıran diğer faktörler, beraberinde oral
kortikosteroid ya da antikoagülan kullanımı, NSAİİ tedavi süresinin uzun olması, sigara,
alkol kullanımı, ileri yaş, genel sağlık durumunun zayıf olmasıdır. Ani fatal
gastrointestinal olaylar en çok yaşlı veya güçten düşmüş hastalarda görüldüğünden, bu
hasta popülasyonuna tedavi süresince özellikle dikkat edilmelidir.
NSAİİ tedavisi gören hastalarda olası bir gastrointestinal advers etki riskini minimize
etmek için, en küçük etkin doz mümkün olabilecek en kısa süre boyunca kullanılmalıdır.
Hasta ve doktorlar NSAİİ tedavisi boyunca gastrointestinal ülserasyon ve kanama belirti
ve semptomları bakımından dikkatli olmalıdır ve herhangi bir gastrointestinal advers etki
şüphesi durumunda derhal ilave değerlendirme ve tedavi başlatılmalıdır. Hatta ciddi bir
gastrointestinal advers etki olasılığı ortadan kalkana kadar NSAİİ tedavisi
sonlandırılmalıdır. Yüksek riskli hastalarda NSAİİ tedavisi dışında başka alternatif
tedaviler uygulanmalıdır.
Gastrointestinal kanama riski, ülserasyon ya da perforasyon, ülser öyküsüne sahip
hastalarda (özellikle kanama ya da perforasyon ile komplike olmuş ise) ve yaşlılarda,
artan ibuprofen dozlarıyla birlikte daha yüksektir. Bu hastalarda tedaviye mümkün olan
en düşük doz ile başlanmalıdır. Bu hastalarda ve düşük doz kombine aspirin, veya
5/13
gastrointestinal riski arttırması olası diğer ilaçların eş zamanlı kullanılması gereken
hastalarda koruyucu ajanlar (misoprostol veya proton pompası inhibitörleri gibi) ile
kombine tedavi üzerinde düşünülmelidir.
Gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar, özellikle de yaşlı hastalar, tedavinin
başlangıç dönemlerinde, olağandışı herhangi bir abdominal semptomu (özellikle
gastrointestinal kanama) bildirmelidir.
İbuprofen alan hastalarda gastrointestinal kanama veya ülserasyon gelişirse tedavi
kesilmelidir.
Yaşlı hastalarda NSAİİ ilaçlara karşı artan sıklıkta advers reaksiyon (özellikle ölümcül
olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon) mevcuttur.
Böbreklerüzerindeki etkiler
Önemli ölçüde dehidratasyonu olan hastalarda ibuprofen tedavisi başlatılırken dikkatli
olunmalıdır.
Diğer NSAİİ’ler ile olduğu gibi, uzun dönemli ibuprofen uygulaması renal papiller
nekroz ve başka patolojik renal değişiklikler ile sonuçlanmıştır. Renal toksisite ayrıca
renal prostaglandinlerin renal perfüzyonunun sürdürülmesini destekleyici bir rolü
bulunduğu hastalarda görülmüştür. Bu hastalarda NSAİİ uygulaması prostaglandin
oluşumunda doza bağlı bir azalmaya ve ikincil olarak böbrek yetmezliğini hızlandırabilen
böbrek kan akımında azalmaya neden olabilir. Böyle bir reaksiyon riski en yüksek
olanlar, böbrek fonksiyonları bozuk olanlar, kalp yetmezliği ve karaciğer bozukluğu
olanlar, diüretik ve ADE inhibitörleri alanlar ve yaşlılardır. NSAİİ tedavisinin kesilmesi
genellikle tedavi öncesi duruma geri dönülmesini sağlar.
İleri böbrek yetmezliği
Kontrollü klinik çalışmalarda ibuprofenin ileri böbrek yetmezliği olan hastalarda
kullanımına dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. Dolayısıyla ileri böbrek yetmezliği
olan hastalarda ibuprofen kullanımı önerilmez. Eğer ibuprofen tedavisine başlanmalıysa,
hastanın böbrek fonksiyonunun yakından takibi önerilir.
Hematolojik etkiler
İbuprofen, diğer NSAİİ’ler gibi, trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve kanama
zamanını uzatabilir.
Aseptik menenjit
İbuprofen tedavisindeki hastalarda nadiren aseptik menenjit gözlenmiştir. Sistemik lupus
eritematosus ve ilişkin bağ dokusu hastalıklarında daha büyük bir olasılıkla oluşmasına
rağmen altta yatan kronik hastalığı olmayanlarda da aseptik menenjit bildirilmiştir.
Derireaksiyonları
Çok ender durumlarda NSAİİ’lerin kullanımıyla ilişkili olarak, eksfolyatif dermatit,
Stevens- Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz dâhil olmak üzere, bazıları
ölümcül olan ağır deri reaksiyonları bildirilmiştir. Hastalarda bu tür reaksiyon riskinin,
tedavinin erken dönemlerinde en yüksek olduğu görünmektedir. Olguların büyük bir
çoğunluğunda reaksiyonun ortaya çıkışı, tedavinin ilk ayı içinde olmuştur. Deri
döküntüleri, mukozal lezyonlar ya da diğer aşırı duyarlılık bulguları belirir belirmez
6/13
ibuprofen kesilmelidir.
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz
malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Bazı hastalarda etkileşimler bildirildiği için, aşağıdaki ilaçların herhangi birisiyle tedavi
edilmekte olan hastalarda dikkatli olunmalıdır:
Aminoglikozitler: NSAİİ’ler aminoglikozitlerin atılımını azaltabilir.
Anti-hipertansifler (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim (ADE) inhibitörleri gibi):
Antihipertansif etkide azalma.
Antikoagülanlar (örn. varfarin): Varfarin ve NSAİİ’lerin gastrointestinal kanama
üzerindeki etkileri sinerjistiktir. Örn. antikoagülan etkide artış.
Antitrombositer ajanlar ve selektif serotonin geri-alım inhibitörleri (SSRI): NSAİİ’ler ile
gastrointestinal kanama riskinde artış.
Aspirin: İbuprofen ve aspirin birlikte kullanıldıklarında ibuprofenin proteinlere bağlanması
azalır, ancak serbest ibuprofenin klerensi değişmez. Bu etkileşmenin klinik önemi
bilinmemektedir. Fakat diğer NSAİİ’ler ile de olduğu gibi İbuprofen ve Aspirin’in eş zamanlı
kullanımı, yan etkilerde artışa neden olabileceği için önerilmemektedir.
Bitkisel ekstreler: Ginkgo biloba, NSAİİ’lerdeki kanama riskini potansiyalize edebilir.
Diüretikler: Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, ibuprofenin furosemid ve
tiazid gibi bazı diüretiklerin natriüretik etkisini azalttığını göstermiştir. Bu etki, renal
prostaglandin sentezinin inhibisyonu ile ilişkilendirilmiştir. NSAİİ’ler ile eş zamanlı tedavi
süresince hastalar, böbrek yetmezliğinin işaretleri açısından dikkatle izlenmeli ve diüretik
etkinliğin devam ettiği konusunda emin olunmalıdır.
Kardiyak glikozidler: NSAİİ’ler kardiyak yetmezliği alevlendirebilir, glomerüler filtrasyon
hızını azaltabilir ve plazmada kardiyak glikozid düzeylerini artırabilirler.
Kinolon türevi antibiyotikler: Hayvan verileri, NSAİİ’lerin, kinolon antibiyotikleriyle ilişkili
konvülsiyon riskini artırabileceğine işaret etmektedir. NSAİİ ve kinolonları birlikte alan
hastalarda konvülsiyon gelişme riski artabilir.
Cox-2 inhibitörleri ve diğer NSAİİ’ler: Potansiyel aditif etkiler nedeniyle, selektif
siklooksijenaz-2 selektif inhibitörleri dâhil diğer NSAİİ’ler ile birlikte kullanımdan
kaçınılmalıdır.
Kolestiramin: İbuprofenin, kolestiramin ile birlikte uygulanması, ibuprofenin gastrointestinal
yoldaki absorbsiyonunu azaltabilir. Fakat bu durumun klinik önemi bilinmemektedir.
Kortikosteroidler: NSAİİ’ler ile gastrointestinal ülserasyon veya kanama riskinde artış.
7/13
Lityum: NSAİİ, plazma lityum düzeyini arttırmış (%15) ve renal lityum klerensini
azaltmıştır (%20). Bu etki, renal prostaglandin sentezinin inhibisyonu ile ilişkilendirilmiştir.
Bu sebeple, NSAİİ ve lityum birlikte kullanıldıklarında hastalar lityum toksisitesi açısından
dikkatle izlenmelidir.
Metotreksat: NSAİİ’lerin tavşan böbrek kesitlerinde metotreksat birikmesini azalttıkları
bildirilmiştir. Bu, NSAİİ’lerin metotreksat toksisitesini arttırabileceğine işaret edebilir.
Metotreksat ve NSAİİ’ler birlikte kullanıldıklarında dikkatli olunmalıdır.
Mifepriston: NSAİİ’lerin antiprostaglandin özellikleri sebebiyle, teorik olarak ilacın
etkinliğinde azalma olabilir. Sınırlı kanıt, prostaglandin ile NSAİİ’lerin aynı gün birlikte
uygulanmasının, mifepriston veya prostaglandinin servikal olgunlaşma veya uterus
kontraktilitesi üzerindeki etkilerini olumsuz etkilemediğini ve hamileliğin medikal
terminasyonunun klinik etkinliğini düşürmediğini göstermektedir.
Siklosporin: NSAİİ’ler ile nefrotoksisite riskinde artış.
Sülfonilüre: NSAİİ’ler sülfonilüre tedavilerini potansiyalize edebilirler. Sülfonilüre
tedavisi görmekte olan hastalarda ibuprofen kullanımı ile çok seyrek hipoglisemi rapor
edilmiştir.
Diğer analjezikler: İki veya daha fazla NSAİİ’nin beraber kullanımı önlenmelidir.
Takrolimus: NSAİİ’ler takrolimus ile beraber verildiğinde nefrotoksisite riskinde olası bir
artış.
Zidovudin: NSAİİ’ler zidovudin ile beraber verildiğinde hematolojik toksisite riskinde
artış. Eş zamanlı zidovudin ve ibuprofen tedavisi alan HIV (+) hemofili hastalarında
hematoma ve hemartroz riskinde artışa ilişkin belirti bulunmaktadır.
CYP2C9 İnhibitörleri: İbuprofenin, CYP2C9 inhibitörler ile birlikte uygulanması,
ibuprofene (CYP2C9 sübstratı) maruziyeti arttırabilir. Vorikonazol ve flukonazol
(CYP2C9 inhibitörleri) ile yapılan bir çalışmada, yaklaşık %80-100 oranında artmış bir
S(+)-ibuprofen maruziyeti gösterilmiştir. Özellikle yüksek dozdaki ibuprofenin
vorikonazol veya flukonazol gibi potent CYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması
durumunda, ibuprofen dozunun düşürülmesi düşünülmelidir.
4.6 Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi C/D (3. trimester).
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/doğum kontrolü (kontrasepsiyon)
Gebe kalmayı düşünen kadınlarda veya gebeliğinin birinci veya ikinci trimestrinde olan
kadınlarda ibuprofen kullanılması durumunda, uygulanacak dozun mümkün olduğunca
düşük ve tedavi süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekmektedir.
Gebelik dönemi
Prostoglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz
8/13
etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken döneminde
prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük ve kardiyak malformasyon
gastroşizis riskinde bir artışı göstermektedir. Kardiyovasküler malformasyonun mutlak
riski %1’den daha düşük düzeylerden yaklaşık olarak %1,5’e yükselmiştir. Riskin tedavi
dozu ve süresi ile yükseldiğine inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez
inhibitörü uygulanmasının pre ve post-implantasyon kayıplarında artış ve embriyo/fetal
ölümlerle sonuçlandığı gösterilmiştir. Ayrıca, organogenez döneminde prostaglandin
sentez inhibitörü verilen hayvanlarda kardiyovasküler malformasyonlar da dâhil olmak
üzere çeşitli malformasyonların sıklığında artışlar bildirilmiştir. Gebeliğin birinci ve ikinci
trimesterinde, kesin olarak gerekli olmadıkça İbuprofen verilmemelidir. İbuprofen, gebe
kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde bulunan bir kadına verilirse,
doz mümkün olduğu kadar düşük ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır.
Üçüncü trimester esnasında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüsü aşağıdakilere
maruz bırakabilir:
– Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner
hipertansiyon),
– Oligohidramniyoz ile birlikte böbrek yetmezliğine ilerleyebilecek böbrek
disfonksiyonu
Anne ve yenidoğanda gebeliğin sonunda aşağıdakilere neden olabilir:
– Kanama zamanında uzama
– Doğumun gecikmesine ve uzun süremesine neden olan uterus
kontraksiyonlarının inhibisyonu
Sonuç olarak, ibuprofen gebeliğin son trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Sınırlı sayıdaki klinik çalışmadan elde edilen verilere dayanılarak, tüm NSAİİ olduğu gibi
ibuprofen de çok az miktarda anne sütüne geçer. Bu nedenle eğer mümkünse emzirme
döneminde ARTRİL kullanımından kaçınılmalıdır.
Fertilite
İbuprofen kullanılması fertiliteyi bozabilir ve gebe kalmak isteyen kadınlarda önerilmez.
Gebe kalma zorluğu yaşayan veya infertilite araştırması yapılan kadınlarda, ibuprofenin
kesilmesi düşünülmelidir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
İbuprofen sersemlik, rehavet, yorgunluk ve görme bozuklukları gibi yan etkilere neden
olabilir. Eğer bu yan etkiler görülürse, hastalar araç ve makine kullanmamaları konusunda
uyarılmalıdırlar.
4.8 İstenmeyen etkiler
Oral İbuprofen için bildirilen advers olayların ortaya çıkış şekli, diğer NSAİİ’ler ile
bildirilenlere benzer niteliktedir.
Ibuprofen ile en azından ilişkisi olası bulunan yan etkiler, MedDRA sıklık konvensiyonu ve
9/13
sistem organ sınıfı ile aşağıdaki sıklığa göre gösterilmiştir: Çok yaygın (≥1/10), Yaygın (≥
1/100 ile < 1/10), Yaygın olmayan (≥1/1,000 ile < 1/100), Seyrek (≥1/10,000 ile < 1/1000),
Çok Seyrek (<1/10,000) ve bilinmeyen (mevcut veri ile sıklığı hesaplanamayan).
Sistem Organ Sınıfı Sıklık İstenmeyen Etki
Enfeksiyonlar ve
enfestasyonlar
Yaygın Olmayan Rinit
Seyrek
Aseptik menenjit (özellikle sistemik lupus
eritematozus ve karma bağ dokusu
hastalığı gibi otoimmün hastalığı olan
hastalarda) boyun sertliği, baş ağrısı,
bulantı, kusma, ateş, yön duygusunu
yitirme gibi semptomlarla birlikte
Kan ve lenf sistemi
hastalıkları
Yaygın Olmayan
Lökopeni, thrombositopeni, agranülositoz,
aplastik anemi ve hemolitik anemi
Bağışıklık sistemi hastalıkları Seyrek Anaflaktik reaksiyon
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın Olmayan İnsomnia, anksiyete
Seyrek
Depresyon, konfüzyonal durum
halüsinasyon
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın Baş ağrısı, baş dönmesi
Yaygın Olmayan Parestezi, somnolans
Seyrek Optik nevrit
Göz hastalıkları
Yaygın Olmayan Görme bozukluğu
Seyrek Toksik optik nöropati
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın Olmayan Duyma bozukluğu
Seyrek Tinnitus, vertigo
Solunum, göğüs bozuklukları
ve mediastinal hastalıklar
Yaygın Olmayan Astım, bronkospazm, dispne
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın
Dispepsi, diyare, bulantı, kusma,
abdominal ağrı, flatulans, konstipasyon,
melana, hematemez, gastrointestinal
hemoraji
Yaygın Olmayan
Gastrit, duodenal ülser, gastrik ülser, oral
ülserasyon, gastrointestinal perforasyon
Çok Seyrek Pankreatit
Bilinmeyen Kolit ve Crohn hastalığı
Hepato-bilier hastalıklar
Yaygın Olmayan
Hepatit, sarılık, hepatik fonksiyon
bozukluğu
Seyrek Hepatik hasar
Çok Seyrek Hepatik yetmezlik
Deri ve deri altı doku
hastalıkları
Yaygın Döküntü
Yaygın Olmayan
Ürtiker, kaşıntı, purpura, anjiyoödem, ışığa
duyarlı reaksiyon
Çok Seyrek
Stevens-Johnson sendromu dahil büllöz
deri iltihabı, toksik epidermal nekroliz ve
eritema multiforme
10/13
Bilinmiyor: Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik
ettiği ilaç reaksiyonu (DRESS sendromu)
Böbrek ve idrar hastalıkları Yaygın Olmayan
Tubulo-interstisyel nefrit, nefrotik
sendrom ve renal yetmezlik
Genel bozukluklar ve
uygulama bölgesine ilişkin
hastalıklar
Yaygın Yorgunluk
Seyrek Ödem
Nonsteroid antienflamatuar tedavisi ile ilişkili olarak ödem, hipertansiyon ve kalp
yetmezliği bildirilmiştir. Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler, bazı nonsteroid
antienflamatuar ilaçların (özellikle yüksek dozda ve uzun süreli tedavi ile) arteryal
trombotik olayların (ör. Miyokard infarktüsü veya felç gibi, bknz bölüm 4.4) riskinde
küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
En sık olan yan etkiler GI sistemde görülür. Peptik ülser, perforasyon ve GI kanama, bazen
ölümcül olabilir ve özellikle yaşlılarda görülebilir. İbuprofen uygulamasını takiben bulantı,
kusma, diyare, hazımsızlık, konstipasyon, dispepsi, abdominal ağrı, melena, hematemez,
ülseratif stomatit, kolitin şiddetlenmesi ve Crohn hastalığı rapor edilmiştir. Daha az sıklıkla
gastrit görülmüştür.
Bağışıklık sistemi hastalıkları: NSAİİ ile tedaviyi takiben hipersensivite reaksiyonları rapor
edilmiştir. Bunlar; spesifik olmayan alerjik reaksiyon ve anafilaksi, astım, kötüleşmiş astım,
bronkospazm veya dispneyi içeren solunum yolu reaktivitesi veya döküntü (çeşitli tiplerde),
kaşıntı, ürtiker, purpura, anjiyoödem ve daha nadir olarak eksfolyatif ve bülöz dermatozları
(Steven-Johnson Sendromu, topik epidermal nekrozis ve ertema multiforma dahil) içeren deri
bozukluklarıdır.
İbuprofen trombosit agregasyonunda reversibl inhibisyon yaparak kanama süresini
uzatabilir.
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Toksisite
80-100 mg/kg üzerindeki dozlarda semptomların ortaya çıkma riski vardır. 200
mg/kg’ın üzerindeki dozlarda kişiden kişiye oldukça değişken olsa da ciddi semptom
riski vardır. 15 aylık bir çocukta 560 mg/kg’lık bir doz ciddi intoksikasyona yol açmıştır.
6 yaşında bir çocukta 3,2 gram hafif- orta derece intoksikasyona yol açmıştır. 1,5 yaşında
bir çocukta 2,8-4 gram ve 6 yaşında bir çocukta 6 gram ciddi intoksikasyona, bir erişkinde
8 gram orta derece intoksikasyona ve bir erişkinde 20 gramdan fazla bir doz çok ciddi
intoksikasyona yol açmıştır. 16 yaşındaki bir gençte uygulanan 8 gram böbreği etkilemiştir
ve bir gence alkolle birlikte verilen 12 gram akut tübüler nekroz ile sonuçlanmıştır.
Semptomlar
Ön planda görülen semptomlar bulantı, karın ağrıları ve kusma (kanlı olabilir)
gibigastrointestinal sistem semptomları ve baş ağrısı, kulak çınlaması, konfüzyon ve
nistagmustur. Yüksek dozlarda bilinç kaybı, konvülsyonlar (esasen çocuklarda).
Bradikardi, kan basıncında düşüş. Metabolik asidoz, hipernatremi, böbrek etkileri,
11/13
hematüri, olası karaciğer etkileri. Hipotermi ve erişkin respiratuar distres sendromu nadir
olarak bildirilmiştir.
Tedavi
Gerekli ise mide yıkanır, karbon verilir. Gastrointestinal problemler varsa antiasidler
verilir. Hipotansiyon varsa, intravenöz sıvı ve gerekirse inotropik destek. Yeterli diürezi
sağlayınız. Asid-baz ve elektrolit bozukluklarını düzeltiniz. Diğer semptomatik tedavileri
uygulayınız.
Ciddi zehirlenmelerde Metabolik asidoz oluşabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Non-steroidal antienflamatuar ilaçlar
ATC kodu: M01AE0
İbuprofen analjezik, anti-inflamatuar ve antipiretik aktiviteye sahip bir propiyonik asit
türevidir. İbuprofenin terapötik etkilerinin siklooksijenaz enzimi üzerindeki inhibitör
etkisinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Bu inhibitör etki, prostaglandin sentezinde
belirgin bir düşmeyle sonuçlanmaktadır.
Deneysel veriler eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz aspirinin trombosit
agregasyonu üzerindeki etkisini engelleyebildiğini göstermektedir. Bir çalışmada, hızlı
salımlı aspirin dozundan (81 mg) önceki 8 saat içinde veya dozdan sonraki 30 dakika içinde
tek doz 400 mg ibuprofen alındığında asetilsalisik asidin tromboksan oluşumunu azaltıcı ve
trombosit agregasyonunu azaltıcı etkisinin azaldığı gözlenmiştir. Ancak bu verilerdeki
kısıtlamalar ve ex vivo verilerin klinik durumları değerlendirmedeki belirsizlikleri, düzenli
ibuprofen kullanımı konusunda kesin sonuçlara varılamayacağını göstermektedir ve arasıra
kullanılan ibuprofen ile klinik olarak anlamlı bir etki gözlenmesi muhtemelen
beklenmemektedir.
5.2 Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Emilim:
İbuprofen gastrointestinal kanaldan kolaylıkla emilerek kullanımdan bir iki saat sonra doruk
serum konsantrasyonlarına ulaşılır.
Dağılım:
İbuprofen, plazma proteine yüksek oranda bağlanır.
Biyotransformasyon ve eliminasyon:
İbuprofen karaciğerde iki inaktif metabolite metabolize olur. Bu metabolitler değişmemiş
ibuprofen ile birlikte böbreklerden bu şekilde veya konjugatları şeklinde atılır. Böbreklerden
atılım hızlı ve tamdır. Eliminasyon yarı ömrü ortalama iki saattir.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Veri yoktur.
12/13
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akuttoksisite:
Tür Sek
s
Doz
aralığı
mg/kg
Etkisiz
mak.
düzey
mg/kg
Bariz
etkili min.
doz
mg/kg
Mak.
non-letal
doz
mg/kg
Min.
letal
doz
mg/kg
Non-fetal
mak. doz
mg/kg
Fare (oral)
Fare (ip)
Sıçan
(oral)
Sıçan (sc)
E
E
E
E
200-1600
100-1600
400-1600
400-1600
200
100
400
800
400
200
800
1600
200
100
800
800
400
200
1600
1600
800
800
1600
1600
Kroniktoksisite:
Tek sürekli patolojik bulgu olarak gastrointestinal sistem ülserasyonu gözlendi. Bu bulguya
rastlanan en düşük günlük dozlar: Farede 300 mg/kg; sıçanda: 180 mg/kg; maymunda: 100
mg/kg; köpekte: 8 mg/kg. gastrointestinal hasar görülmeme düzeyi sıçanda 6 ay süre ile
günde 60 mg/kg ve farede 90 gün süre ile günde 75 mg/kg olarak bulundu. Bir çalışmada 2
yılın sonunda sıçanda renal papilar değişiklikler bulundu. Bu bulgular, non-steroidal
antienflamatuarlar için tipiktir ve insanlarda anlamlılığı şüphelidir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Tablet kısmında:
Nişasta
Laktoz hidrus
Povidon (K30)
Mikrokristalin selüloz
Magnezyum stearat
Film kaplama kısmında:
Hidroksipropil metil selüloz 15 cps
Titanyum dioksit (E171)
Talk
6.2 Geçimsizlikler
Bulunmamaktadır.
6.3 Raf ömrü
36 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
30 ve 20 tabletlik PVC/Al blisterlerde.
13/13
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği”
ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Sanofi İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Büyükdere Cad. No:193 Levent
34394 Şişli-İstanbul
Tel : (0212) 339 39 00
Faks: (0212) 339 11 99
8. RUHSAT NUMARASI
219/92
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 09.07.2009
Ruhsat yenileme tarihi: –
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ

index.net.tr © all rights reserved

indexgpt’ye sor!