1/19
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ARVELES® 50 mg/2mL IM/IV enjeksiyonluk çözelti
Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde: Her bir 2 mL’lik ampul 50 mg deksketoprofen’e eşdeğer 73,8 mg deksketoprofen
trometamol içerir.
Yardımcı maddeler:
Her bir 2 mL’lik ampulde
Sodyum klorür 8 mg (3,14 mg sodyum)
Sodyum hidroksit
Yardımcı maddeler için Bölüm 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Enjeksiyonluk çözelti
Berrak ve renksiz çözelti
pH (7,0-8,0)
Osmolarite (270-328 mOsmol/l)
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik Endikasyonlar
Osteoartrit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit belirti ve bulgularının tedavisi ile akut gut artriti,
akut kas iskelet sistemi ağrıları (örn. bel ağrısı), post-operatif ağrı ve dismenore ve renal kolik
tedavisinde endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinler
Tavsiye edilen doz her 8-12 saatte bir 50 mg’dır. Günlük maksimum doz olan 150 mg’ı aşmamak
şartıyla, 6 saat arayla uygulanabilir.
ARVELES, kısa süreli kullanım içindir ve tedavi akut semptomatik dönem ile sınırlandırılmalıdır
(maksimum 2 gün). Hastalar mümkün olan sürede oral analjezik tedaviye geçmelidirler.
Semptomları kontrol etmek amacıyla gerekli en kısa sürede en düşük etkili doz kullanılarak
istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.4).
Orta ve ağır şiddetteki postoperatif ağrıların olduğu durumda, ARVELES, eğer endike ise, opioid
analjezikler ile bir arada, yetişkinlerde tavsiye edilen dozlarda kullanılabilir (bkz. Bölüm 5.1).
2/19
Uygulama şekli:
ARVELES intramüsküler ya da intravenöz yollarla uygulanabilir.
IM uygulama:
1 adet ARVELES içeriği (2 mL) kas içine derin ve yavaş bir enjeksiyon ile verilmelidir.
IV uygulama:
IV infüzyon: Bölüm 6.6’da tarif edilen şekilde hazırlanan seyreltik çözelti, 10 ile 30 dakika arası
bir sürede yavaş bir şekilde damar içine infüzyon ile verilmelidir. Solüsyon daima güneş ışığından
korunmalıdır.
IV bolus: Gerekli ise, bir ARVELES içeriği (2 mL) 15 saniyeden uzun bir sürede yavaş IV bolus
ile verilebilir.
İlacın kullanımı ile ilgili talimatlar:
ARVELES IM veya IV bolus ile verildiğinde, solüsyon, renkli ampulden çekildikten hemen sonra
enjekte edilmelidir (bkz. Bölüm 6.2 ve 6.6).
IV infüzyon ile verildiğinde, solüsyon aseptik olarak seyreltilmeli ve güneş ışığından korunmalıdır
(bkz. Bölüm 6.3 ve 6.6). Uygulamadan önce tıbbi ürünün seyreltme talimatı için Bölüm 6.6’ya
bakınız.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi 60-89 mL/dak) toplam günlük doz 50
mg’a indirilmelidir (bkz. Bölüm 4.4). ARVELES orta ve ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda
(kreatinin klirensi ≤59 mL/dak) kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Karaciğer yetmezliği:
Hafif ve orta derecede (Child-Pugh skoru 5-9 arası) karaciğer bozukluğu olan hastalarda toplam
günlük doz 50 mg’a indirilmelidir ve ilacın kullanımı sırasında karaciğer fonksiyonları dikkatli bir
şekilde izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.4). ARVELES, ağır karaciğer bozukluğu olan (Child-Pugh
skoru 10-15 arası) hastalarda kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Pediyatrik popülasyon:
ARVELES’in çocuklarda ve adolesanlarda yapılmış çalışmaları bulunmamaktadır. Bu nedenle
güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmadığı için çocuk ve adolesanlarda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda genellikle doz ayarlamasına ihtiyaç duyulmamaktadır. Yaşlı hastalarda böbrek
fonksiyonlarının fizyolojik olarak gerilemesi nedeniyle, böbrek fonksiyonlarının hafifçe
bozulması durumunda daha düşük bir doz (toplam günlük doz 50 mg) tavsiye edilir (bkz. Bölüm
4.4).
4.3. Kontrendikasyonlar
ARVELES aşağıdaki durumlarda uygulanmamalıdır:
– Deksketoprofene, diğer NSAİİ’lere veya Bölüm 6.1’de listelenen, üründeki herhangi bir
yardımcı maddeye karşı duyarlılığı olan hastalar,
3/19
– Benzer etkiye sahip maddelerin (örn. asetilsalisilik asit ve diğer NSAİİ’ler) astım,
bronkospazm, akut rinit ataklarını hızlandırdığı veya nazal polip, ürtiker veya anjiyonörotik
ödeme neden olduğu hastalar,
– Ketoprofen veya fibratlar ile tedavi sırasındaki bilinen fotoallerjik veya fototoksik reaksiyonlar,
– Aktif veya şüpheli gastrointestinal ülseri/kanaması olan hastalarda veya peptik
ülser/gastrointestinal kanama veya gastrointestinal kanama, ülserleşme veya perforasyon
öyküsü olan hastalar,
– Kronik dispepsi öyküsü bulunan hastalar,
– Geçmişte uygulanan NSAİİ tedavisiyle ilişkili gastrointestinal kanama veya perforasyon
öyküsü olan hastalar,
– Diğer aktif kanama veya kanama bozukluğu olan hastalar,
– Crohn hastalığı veya ülseratif koliti olan hastalar,
– Ciddi kalp yetmezliği olan hastalar,
– Orta veya ciddi böbrek yetmezliği olan hastalar (kreatinin klirensi ≤ 59 mL/dak),
– Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalar (Child-Pugh skoru 10-15),
– Hemorajik diyatez veya diğer pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar,
– Şiddetli dehidratasyonu olan hastalarda (kusma, diyare veya yetersiz sıvı alımı sebebiyle)
– Gebeliğin 3. trimestrinde ve laktasyon döneminde (bkz. Bölüm 4.6),
– ARVELES, koroner arter bypass greft (KABG) cerrahisi durumunda perioperatif ağrı
tedavisinde kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.4).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Uyarılar
Kardiyovasküler risk:
– NSAİİ’ler ölümcül olabilecek kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme
riskinde artışa neden olabilir. Bu risk, kullanım süresine bağlı olarak artabilir. Kardiyovasküler
hastalığı olan veya kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek
olabilir (bkz. Uyarılar).
– ARVELES, koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda perioperatif ağrı
tedavisinde kontrendikedir (bkz. Uyarılar).
Gastrointestinal (Gİ) risk:
NSAİİ’ler kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi
Gİ advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, önceden uyarıcı bir
semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalar ciddi Gİ etkiler bakımından
daha yüksek risk taşımaktadırlar (bkz. Uyarılar).
Çocuklarda ve adolesanlarda kullanım güvenliliği tespit edilmemiştir.
Alerji hikayesi olan hastalarda kullanırken dikkatli olunmalıdır.
ARVELES’in siklooksijenaz-2 selektif inhibitörleri de içeren diğer NSAİİ’lerle birlikte
kullanılmasından kaçınılmalıdır.
Semptomları kontrol etmek için gerekli en kısa sürede en düşük etkili doz kullanılarak istenmeyen
etkiler en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.2 ve aşağıda açıklanan gastrointestinal ve kardiyovasküler
riskler).
Gastrointestinal (Gİ) etkiler-ülserasyon, kanama veya perforasyon riski:
Önceden uyarıcı belirtiler veya geçmişte ciddi gastrointestinal olay öyküsü olup olmadığına
bakılmaksızın tedavi süresince herhangi bir zamanda NSAİİ’ler ile ilişkili olarak ölümcül olabilen
gastrointestinal kanama, ülser ve perforasyon olguları bildirilmiştir. ARVELES alan hastalarda
gastrointestinal kanama veya ülser meydana geldiğinde tedavi kesilmelidir.
4/19
Özellikle de kanama veya perforasyonun eşlik ettiği ülser öyküsü olan hastalarda (bkz. Bölüm 4.3)
ve yaşlı bireylerde NSAİİ dozu arttırıldıkça gastrointestinal kanama, ülser veya perforasyon riski
artmaktadır.
NSAİİ ile tedavi sırasında ciddi bir Gİ advers olay gelişen her beş hastadan yalnızca biri
semptomatiktir. NSAİİ’ler nedeniyle üst Gİ ülser, majör kanama veya proferasyonların, 3 ila 6 ay
süreyle tedavi edilen hastaların yaklaşık % 1’inde, bir yıl tedavi gören hastaların ise yaklaşık % 2-
4’ünde meydana geldiği görülmektedir. Uzun süreli tedavi sırasında bu eğilimlerin devam etmesi,
hastanın tedavisinin herhangi bir safhasında ciddi bir Gİ olay gelişme olasılığını arttırmaktadır.
Bununla birlikte, kısa süreli tedavi dahi risksiz değildir.
NSAİİ kullanan, önceden peptik ülser ve/veya Gİ kanama hikayesine sahip hastalarda, bu risk
faktörlerine sahip olmayan hastalara kıyasla Gİ kanama gelişme riski 10 kat fazladır. NSAİİ’ler
ile tedavi edilen hastalarda Gİ kanama riskini arttırabilecek diğer faktörler; oral
kortikosteroidlerle tedavi, antikoagulanlarla tedavi, NSAİİ’ler ile tedavinin uzaması, sigara
kullanımı, alkol kullanımı, ilerlemiş yaş ve genel sağlık durumunun kötü olmasıdır. Ölümcül Gİ
olaylara ait spontan bildirimlerin çoğu, yaşlı veya güçsüz hastalara aittir. Bu nedenle, bu hasta
gruplarının tedavisinde özel dikkat gösterilmelidir.
Advers bir Gİ olayın potansiyel riskini en aza indirmek için, hastalar mümkün olan en kısa süreyle
ve en düşük etkili NSAİİ dozu ile tedavi edilmelidir. Hastalar ve hekimler NSAİİ tedavisi sırasında
Gİ ülserasyon ve kanama belirti ve semptomları açısından dikkatli olmalıdırlar ve eğer ciddi Gİ
olaylardan şüphelenirse hemen ek bir değerlendirme yapılmalı ve ek bir tedaviye başlanmalıdır.
Eğer ciddi advers olay ortadan kalkmazsa, NSAİİ tedavisi durdurulmalıdır. Yüksek risk
grubundaki hastalarda, NSAİİ’leri içermeyen alternatif tedaviler planlanmalıdır.
Tüm NSAİİ’lerde olduğu gibi, deksketoprofen trometamol ile tedaviye başlamadan önce tamamen
iyileşmiş olduklarından emin olmak için özofajit, gastrit ve/veya peptik ülser öyküsü
araştırılmalıdır. Gastrointestinal semptomları veya gastrointestinal hastalık hikayesi olan hastalar
sindirim bozuklukları, özellikle gastrointestinal kanama açısından izlenmelidir.
NSAİİ’ler, gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalara (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) dikkatle
verilmelidir, çünkü durumları kötüleşebilir (bkz. Bölüm 4.8).
Yaşlılar: Yaşlılarda özellikle ölümcül olabilecek gastrointestinal kanama ve perforasyon olmak
üzere NSAİİ kaynaklı advers reaksiyon sıklığı artmıştır (bkz. Bölüm 4.2).
Bu hastalar tedaviye uygun olan en düşük dozda başlamalıdır.
Bu hastalarda ve eş zamanlı düşük doz asetilsalisilik asit veya gastrointestinal riski arttırma
olasılığı bulunan diğer ilaçları kullanması gereken hastalarda koruyucu ajanlarla yapılan
kombinasyon tedavisi (örneğin, misoprostol veya proton pompası inhibitörleri) düşünülmelidir
(bkz. Bölüm 4.5).
Özellikle yaşlılarda olmak üzere gastrointestinal toksisite öyküsü bulunan hastalar özellikle
tedavinin başlangıç evrelerindeki olağan dışı abdominal semptomları (özellikle gastrointestinal
kanama) bildirmelidir.
Oral kortikosteroidler, varfarin benzeri antikoagülanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri
veya asetilsalisilik asit benzeri anti-platelet ajanlar gibi ülser veya kanama riskini arttırabilecek
ilaçları eş zamanlı alan hastalarda dikkatli olunması önerilmelidir (bkz. Bölüm 4.5).
5/19
Tüm non selektif NSAİİ’ler trombosit agregasyonunu baskılayabilirler ve prostaglandin sentezi
inhibisyonu ile kanama süresini uzatabilirler. Postoperatif dönemde düşük moleküler ağırlıklı
heparinin profilaktik dozları ile birlikte deksketoprofen trometamol kullanımı, kontrollü klinik
çalışmalarda değerlendirilmiştir ve koagülasyon parametreleri üzerinde herhangi bir etkisine
rastlanmamıştır. Bu nedenle, varfarin veya diğer kumarinler veya heparinler gibi hemostaz ile
etkileşime giren diğer tedavileri alan hastalarda deksketoprofen kullanımı önerilmez.
NSAİİ tedavisiyle ilişkili sıvı tutulumu ve ödem bildirildiğinden hipertansiyon ve/veya hafif – orta
şiddette konjestif kalp yetmezliği öyküsü bulunan hastalarda uygun takibin ve önerilerin yapılması
gereklidir.
Klinik araştırmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ’lerin (özellikle yüksek dozda ve uzun
süreli tedavide) kullanımının arteriyel trombotik olaylarda (örneğin miyokard enfarktüsü veya
inme) hafif bir risk artışı ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofen Trometamol
açısından bu riski hariç tutacak yeterli veri bulunmamaktadır.
Renal etkiler:
Renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli uygulanmalıdır. Bu hastalarda NSAİİ’lerin
kullanımı böbrek fonksiyonlarında bozulma, sıvı tutulması ve ödem ile sonuçlanabilir. Diüretik
tedavisi alan hastalarda veya artmış nefrotoksisite riski nedeniyle hipovolemi geliştirebilecek
hastalarda da dikkatli olunmalıdır.
Dehidrasyonu ve muhtemelen ilişkili artmış böbrek toksisitesini önlemek için tedavi sırasında
yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır.
Tüm NSAİİ’lerde olduğu gibi, deksketoprofen trometamol plazma üre azotunu ve kreatinini
arttırabilir. Diğer prostaglandin sentez inhibitörlerinde olduğu gibi, glomerular nefrit, interstisyel
nefrit, renal papilar nekroz, nefrotik sendrom ve akut renal rahatsızlığa neden olabilen renal sistem
yan etkileri ile ilişiklendirilebilir.
Yaşlı hastaların böbrek fonksiyonlarında bozulma olasılığı daha yüksektir (bkz. Bölüm 4.2).
Uzun süreli NSAİİ kullanımı, renal papiller nekroz ve diğer renal hasarlara yol açmaktadır.
Ayrıca, renal prostaglandinler renal perfüzyonun idamesinde kompanse edici bir rol oynadığı için,
hastalarda renal toksisite de görülmüştür. Bu durumdaki hastalara NSAİİ uygulanması
prostaglandin sentezinde ve ikincil olarak da renal kan akımında doza bağlı bir azalmaya sebep
olabilmekte, bu da renal dekompansasyonu hızlandırabilmektedir. Böyle bir reaksiyonun
gözlenme riskinin çok yüksek olduğu hastalar böbrek fonksiyonlarında bozulma, kalp yetmezliği,
karaciğer disfonksiyonu olanlar, diüretik ve anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörü
kullananlar ve yaşlılardır.
NSAİİ tedavisinin durdurulmasının ardından genellikle tedavi öncesi duruma geri dönülmektedir.
Karaciğer güvenliliği:
Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Tüm diğer NSAİİ’ler gibi, bazı karaciğer parametrelerinde geçici küçük artışlara ve SGOT ve
SGPT’de anlamlı artışlara neden olabilir. Bu gibi parametrelerde ilaçla ilişkili artışlar olduğunda,
tedavi sona erdirilmelidir.
Yaşlı hastalarda karaciğer fonksiyon bozukluğu olması daha olasıdır (bkz. Bölüm 4.2).
İlerlemiş böbrek hastalıkları:
ARVELES, orta – şiddetli renal bozukluğu olan hastalarda (keratin klirensi ≤ 59 mL/dk)
kontrendikedir.
ARVELES’in ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına ilişkin kontrollü klinik
çalışmalardan elde edilmiş bilgi mevcut değildir. Bu nedenle, ileri böbrek hastalığı olan bu
6/19
hastalarda ARVELES ile tedavi önerilmemektedir. ARVELES tedavisinin başlatılması
gerekiyorsa, hastanın böbrek fonksiyonunun yakından izlenmesi tavsiye edilir.
Kardiyovasküler etkiler:
Hipertansiyon öyküsü ve / veya hafif ila orta derecede kalp yetmezliği olan hastalar için uygun
izleme ve tavsiye gereklidir. NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak sıvı retansiyonu ve ödem bildirildiği
için kalp yetmezliği tetiklenmesi riskini arttırması nedeniyle özellikle daha önce kalp yetmezliği
atakları olan kalp hastalığı öykülü hastalarda özel dikkat gösterilmelidir.
Klinik çalışma ve epidemiyolojik veriler, bazı NSAİİ’lerin (özellikle yüksek dozlarda ve uzun
süreli tedavide) kullanımının , arteriyel trombotik olay (örneğin miyokard enfarktüsü veya inme)
riskinde küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofen için böyle bir
riski hariç tutmak için yeterli veri yoktur.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Çok sayıda selektif ve non-selektif COX-2 inhibitörü ile yapılan, 3 yıla varan klinik çalışmalarda
ölümcül olabilen, ciddi kardiyovasküler (KV) trombotik olay, miyokard infarktüsü ve inme
riskinde artma olduğu görülmüştür. Selektif veya non-selektif COX-2 inhibitörü tüm NSAİİ’ler
benzer risk taşıyabilir. Kardiyovasküler hastalığı olduğu veya kardiyovasküler hastalık riski
taşıdığı bilinen hastalar daha yüksek risk altında olabilir. NSAİİ tedavisi gören hastalarda advers
kardiyovasküler olay görülme riski olasılığını azaltmak için en düşük etkili doz, mümkün olan en
kısa süreyle kullanılmalıdır. Önceden görülmüş bir kardiyovasküler semptom olmasa bile hekim
ve hasta bu tür olayların gelişmesine karşı tetikte olmalıdır. Hasta, ciddi kardiyovasküler olayların
semptomları ve/veya belirtileri ve bunların görülmesi halinde yapması gerekenler konusunda
önceden bilgilendirilmelidir.
Eş zamanlı olarak aspirin kullanımının, NSAİİ kullanımına bağlı artmış ciddi kardiyovasküler
trombotik olay riskini azalttığı yönünde tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır. NSAİİ’lerin aspirinle
eş zamanlı olarak kullanımı, ciddi Gİ olay görülme riskini arttırmaktadır.
KABG ameliyatını takip eden ilk 10-14 günlük dönemde ağrı tedavisi için verilen bir selektif
COX-2 NSAİİ ile gerçekleştirilen iki geniş kontrollü klinik çalışmada miyokard infarktüsü ve
inme insidansında artış görülmüştür (bkz. Bölüm 4.3).
ARVELES, koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda perioperatif ağrı tedavisinde
kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.4).
Sonuç olarak, kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, iskemik kalp
hastalığı gelişmiş, periferal arteriyel hastalık ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar
sadece dikkatli bir değerlendirme yapıldıktan sonra deksketoprofen trometamol ile tedavi
edilmelidir. Kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini (örneğin, hipertansiyon, hiperlipidemi,
diabetes mellitus, sigara içmek) taşıyan hastalarda uzun süreli tedaviye başlamadan önce benzer
bir değerlendirme yapılmalıdır.
Seçici olmayan tüm NSAİİ’ler, trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve prostaglandin
sentezinin inhibisyonu yoluyla kanama süresini uzatabilir. Postoperatif dönemde deksketoprofen
ve profilaktik düşük moleküler ağırlıklı heparin dozlarının birlikte kullanımı kontrollü klinik
çalışmalarda değerlendirilmiş ve pıhtılaşma parametreleri üzerinde herhangi bir etki
gözlenmemiştir. Bununla birlikte, varfarin veya diğer kumarinler veya heparinler gibi hemostaz
ile etkileşime giren tedavi alan hastalar, deksketoprofen uygulanıyorsa dikkatle izlenmelidir (bkz.
Bölüm 4.5).
7/19
Yaşlı hastaların kardiyovasküler fonksiyonlarında bozukluk olma olasılığı daha yüksektir (bkz.
Bölüm 4.2).
Hipertansiyon:
Diğer tüm NSAİİ’lerde olduğu gibi, ARVELESde hipertansiyon oluşumuna veya daha önceden
mevcut olan hipertansiyonun kötüleşmesine neden olur ve bu iki durum da kardiyovasküler olay
riskinin artmasına yol açabilir. Tiyazid grubu diüretikler ya da kıvrım diüretikler ile tedavi edilen
hastaların NSAİİ’leri kullanırlarken diüretik tedaviye yanıtları azalabilir. Deksketoprofen de dahil,
NSAİİ’ler hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Deksketoprofen tedavisi
başlangıcında ve tedavi seyri boyunca kan basıncı (KB) yakından izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
Deksketoprofen dahil NSAİİ’ler ile tedavi edilen bazı hastalarda sıvı retansiyonu (tutulumu) ve
ödem gözlenmiştir. Bu nedenle deksketoprofen sıvı retansiyonu veya kalp yetmezliği olan
hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Deri reaksiyonları:
ARVELES dahil NSAİİ’lerin kullanımı ile ilişkili olarak çok nadiren olmak üzere; eksfoliyatif
dermatit, Stevens-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) dahil bazı ölümcül
ciddi deri reaksiyonları bildirilmiştir. Bu ciddi olaylar herhangi bir uyarı olmaksızın oluşabilir.
Tedavinin başlangıcında hastaların bu reaksiyonlar bakımından en yüksek risk altında olduğu
görülmüştür, vakaların pek çoğunda reaksiyonun başlaması, tedavinin ilk ayı içerisinde meydana
gelmiştir. Hastalar ciddi deri reaksiyonlarının işaret ve semptomları konusunda önceden
bilgilendirilmelidirler ve deri döküntüsü, mukozal lezyonlar veya başka herhangi bir aşırı
duyarlılık belirtisi görüldüğü ilk anda ARVELES kesilmelidir.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİİ’ler ile olduğu gibi ARVELES ile de, ilaca daha önceden maruz kalıp kalmadığı
bilinmeyen bazı hastalarda, anafilaktoid reaksiyonlar görülebilir. ARVELES, aspirin triadı
(Astımlılarda görülen analjezik intolerans veya asetilsalisilik asit intoleransına (ASAİ) “Aspirin
triadı” denilmektedir.) olan hastalara verilmemelidir. Bu semptom kompleksi, tipik olarak, nazal
polipli ve polipsiz riniti olan veya aspirin ya da NSAİİ kullanmalarının ardından şiddetli ve
ölümcül olabilen bronkospazm görülen astımlı hastalarda ortaya çıkmaktadır. (bkz. Bölüm 4.3 ve
Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri – Önceden varolan astım). Anafilaktoid reaksiyon
görüldüğünde acil servise başvurulmalıdır.
Gebelik:
Gebeliğin üçüncü trimesterinde diğer NSAİİ’ler gibi ARVELES de kullanılmamalıdır; çünkü
duktus arteriozusun (anne karnında açık olup doğumu takiben kapanması gereken, kalpten çıkan
iki büyük atardamar [aort ve pulmoner arter] arasındaki açıklık) erken kapanmasına neden olabilir.
Arveles gebeliğin üçüncü trimesterinde ve laktasyonda kontrendikedir.
Önlemler
Genel:
Deksketoprofenin kortikosteroid yerine geçmesi veya kortikosteroid eksikliğini tedavi etmesi
beklenmemelidir. Kortikosteroidlerin aniden durdurulması, hastalığın alevlenmesine sebep
olabilir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi görmekte olan hastalar, kortikosteroid tedavisinin
durdurulmasına karar verilmesi halinde, tedavilerini yavaş ve kademeli olarak azaltmalıdır.
8/19
ARVELES’in ateş ve enflamasyonu azaltmadaki farmakolojik aktivitesi, infeksiyöz olmadığı
düşünülen ağrılı durumların komplikasyonlarının saptanmasında kullanılan tanısal belirtilerin
yararlanabilirliğini azaltabilir.
Hepatik etkiler:
ARVELES de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastaların % 15 kadarında bir veya daha fazla
karaciğer testinde üst sınıra kadar yükselmeler meydana gelebilir. Bu laboratuar anomalileri
ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya tedaviye devam edildiğinde kendiliğinden geçebilir.
NSAİİ’ler ile gerçekleştirilen klinik çalışmalarda hastaların yaklasık % 1’inde ALT ve AST
aktivitelerinde ciddi artışlar (normal düzeyin üst limitinin üç katı veya daha fazla) bildirilmiştir.
Ayrıca, seyrek olarak, sarılık ve ölümcül fulminan hepatit, karaciğer nekrozu ve karaciğer
yetmezliği gibi, bazıları ölümle sonuçlanmış şiddetli hepatik reaksiyon vakaları da bildirilmiştir.
Karaciğer bozukluğuna işaret eden rahatsızlığı olan veya anormal karaciğer test sonucu olan
hastalarda, ARVELES ile tedavi sırasında, daha ciddi hepatik reaksiyonlar gelişmiş olabileceği
için hasta bu açıdan da değerlendirilmelidir. Karaciğer fonksiyon testlerindeki bozukluk sürer
veya kötüleşirse, karaciğer hastalığı ile uyumlu klinik belirti ve semptomlar gelişirse veya diğer
bulgular (örneğin eozinofili, deri döküntüleri vs.) görülürse ARVELES tedavisi kesilmelidir ve
uygun tetkikler istenmelidir.
Hematolojik etkiler:
ARVELES de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastalarda bazen anemi görülür. Bunun nedeni sıvı
retansiyonu, gizli veya bariz Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olarak tanımlanamayan
bir etki olabilir. ARVELES de dahil olmak üzere NSAİİ’ler ile uzun süreli tedavi gören hastalar,
herhangi bir anemi belirti veya semptomu gösterirlerse hemoglobin, hematokrit seviyelerini
düzenli olarak kontrol ettirmelidirler.
NSAİİ’lerin bazı hastalarda trombosit agregasyonunu inhibe eden kanama süresini uzattıkları
gösterilmiştir. Aspirinin tersine, bunların trombosit fonksiyonu üzerine etkileri kantitatif açıdan
daha az, daha kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Önceden koagülasyon bozukluğu olan ya da
antikoagülan kullanan ve trombosit fonksiyon değişikliklerinden dolayı istenmeyen etkilerin
görülmesi muhtemel hastalar ARVELES kullanımı sırasında dikkatle izlenmelidir.
Hastalar için Bilgi
Bir NSAİİ ile tedaviyi başlatmadan önce ve devam eden tedavi süresince, periyodik olarak
hastalara aşağıdaki bilgilerin verilmesi gerekir. Hastaların yazılan her reçeteye eşlik eden
NSAİİ Kılavuzu’nu okuması teşvik edilmelidir.
1.Diğer NSAİİ’ler gibi, ARVELES da miyokard enfarktüsü veya inme gibi ciddi kardiyovasküler
yan etkilere neden olabilir. Bu tür yan etkiler hastaneye yatışla ve hatta ölümle sonuçlanabilir.
Her ne kadar ciddi KV olaylar uyarıcı semptomlar olmadan meydana gelebilirse de, hastaların
göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, konuşma güçlüğü gibi semptom ve bulgular konusunda
tetikte olmaları ve gösterge oluşturan herhangi bir semptom veya bulgu gözlediği anda tıbbi
tavsiye aramaları gerekir. Hastalara bu izlemin taşıdığı önemin anlatılması gerekir (Bkz.
UYARILAR, Kardiyovasküler Etkiler).
2.Diğer NSAİİ’ler gibi, ARVELES de gastrointestinal rahatsızlık ve nadir olarak ülser, kanama
gibi hastaneye yatışla ve hatta ölümle sonuçlanan ciddi gastrointestinal yan etkilere neden
olabilir. Her ne kadar ciddi gastrointestinal kanal ülserasyonları ve kanama, uyarı semptomları
olmadan da meydana gelebilse de, hastaların ülserasyon ve kanama semptomlarına karşı tetikte
olması; epigastrik ağrı, dispepsi, melena ve hematemez gibi gösterge oluşturan herhangi bir
9/19
semptom veya bulgu gözlediği anda tıbbi tavsiye istemeleri gerekir. Hastalara bu izlemin taşıdığı
önemin anlatılması gerekir (Bkz. UYARILAR, Gastrointestinal Etkiler: Ülserasyon, Kanama ve
Perforasyon Riski).
3.Diğer NSAİİ’ler gibi, ARVELES de ciltte eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson Sendromu
(SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) gibi ciddi yan etkilere neden olabilir. Bu tür yan etkiler
hastaneye yatış ve hatta ölümle neticelenebilir. Her ne kadar ciddi cilt reaksiyonları uyarı
semptomları ve bulguları olmadan da meydana gelebilse de, hastaların ciltte kabartı, döküntü,
ateş veya kaşıntı gibi aşırı duyarlılık semptom ve bulgularına karşı tetikte olması; gösterge
oluşturan herhangi bir semptom veya bulgu gözlediği anda tıbbi tavsiye istemesi gerekir.
Hastalara, herhangi bir tipte cilt döküntüsü gelişirse derhal ilacı kesmeleri ve en kısa sürede
hekime başvurmaları tavsiye edilmelidir.
4.Hastaların açıklanamayan kilo artışı veya ödemle ilgili semptom ve bulgularını derhal
hekimlerine bildirmesi gerekir.
5.Hastaların karaciğer toksisitesiyle ilgili uyarıcı semptom ve bulgular (örneğin bulantı,
yorgunluk, uyuşukluk, kaşıntı, sarılık, karın sağ üst kadranında hassasiyet ve grip benzeri
semptomlar) hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Eğer bunlar oluşursa, hastaya tedaviyi derhal
kesmesi ve hemen tıbbi tedavi araması gerektiği anlatılmalıdır.
6.Hastaların anafilaksi benzeri reaksiyon belirtileri (örn. soluk almada güçlük, yüzde ve boğazda
şişme) konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Eğer bunlar meydana gelirse, hastanın derhal acil
tıbbi tedavi araması gerektiği anlatılmalıdır (Bkz. UYARILAR).
7.Hamileliğin son evresinde diğer NSAİİ’ler gibi ARVELES de kullanılmamalıdır; çünkü duktus
arteriozusun erken kapanmasına neden olabilir.
Önceden var olan astım:
Astımlı hastalarda aspirine duyarlı astım söz konusu olabilir. Aspirine duyarlı olan astımlı
hastalarda aspirin kullanımı, ölümle sonuçlanabilen şiddetli bronkospazmla ilişkilendirilmiştir.
Aspirin duyarlılığı olan bu hastalarda aspirin ile diğer NSAİİ’ler arasında bronkospazm da dahil
olmak üzere çapraz reaksiyon bildirildiğinden, aspirin duyarlılığının bu formunun söz konusu
olduğu hastalara ARVELES verilmemeli ve önceden astımı olan hastalarda dikkatli
kullanılmalıdır.
Laboratuvar testleri:
Ciddi Gİ sistem ülserasyonları ve kanama, uyarıcı semptomlar olmadan ortaya çıkabildiği için,
hekimler Gİ kanamanın belirti ya da semptomları açısından hastaları izlemelidirler. Uzun süreli
NSAİİ tedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimya profilleri periyodik olarak kontrol
edilmelidir. Eğer karaciğer ya da renal rahatsızlıkla uyumlu klinik belirti ve semptomlar gelişirse
ya da sistemik belirtiler (örneğin; eozinofili, döküntü, vb.) ortaya çıkarsa ya da karaciğer fonksiyon
testleri anormal çıkarsa ya da kötüleşirse ARVELES tedavisi durdurulmalıdır.
Diğer bilgiler
Aşağıdaki rahatsızlıkları olan hastalarda özellikle dikkatli olunmalıdır:
– porfirin metabolizmasının konjenital bozukluğu (örn. akut aralıklı porfiri)
– dehidratasyon
– büyük ameliyattan hemen sonra
10/19
Doktor uzun süreli deksketoprofen tedavisinin gerekli olduğunu düşünürse, hastanın karaciğer ve
böbrek fonksiyonları ile kan sayımı düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Çok nadir durumlarda ciddi akut aşırı duyarlılık reaksiyonları (örneğin anafilaktik şok)
gözlenmiştir. ARVELES alımını takiben şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonlarının ilk belirtilerinde,
tedavi kesilmelidir. Semptomlara bağlı olarak, tıbbi olarak gerekli prosedürler uzman sağlık
görevlileri tarafından başlatılmalıdır.
Kronik rinit, kronik sinüzit ve/veya nazal polipoz ile kombine olarak astımı olan hastalar,
asetilsalisilik asit ve/veya NSAİİ’lere karşı diğer insanlardan daha yüksek risk altındadır. Bu tıbbi
ürünün uygulanması, özellikle asetilsalisilik aside veya NSAİİ’lere alerjisi olan hastalarda, astım
ataklarına veya bronkospazmaya neden olabilir (bkz. Bölüm 4.3).
ARVELES hematopoetik bozukluklar, sistemik lupus eritematozus veya karışık bağ dokusu
hastalığı olan hastalara dikkatle uygulanmalıdır.
Diğer NSAİİ’ler gibi, deksketoprofen bulaşıcı hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir.
Altta yatan enfeksiyon semptomlarının maskelenmesi
Deksketoprofen, uygun tedavinin gecikmeli başlatılmasına ve dolayısıyla enfeksiyonun
sonucunun kötüleşmesine neden olabilecek enfeksiyon semptomlarını maskeleyebilir. Bu,
bakteriyel toplum kökenli pnömonide ve suçiçeği için bakteriyel komplikasyonlarda gözlenmiştir.
Bu ilaç, enfeksiyon ile ilişkili ağrının giderilmesi için uygulandığında enfeksiyonun izlenmesi
tavsiye edilir. Hastane dışı ortamlarda, semptomlar devam ederse veya kötüleşirse hasta bir
doktora danışmalıdır.
İstisnai olarak, suçiçeği ciddi kutanöz ve yumuşak dokuların enfeksiyöz komplikasyonlarının
kaynağı olabilir. Bugüne kadar, NSAİİ’lerin bu enfeksiyonların kötüleşmesinde neden olan rolü
göz ardı edilemez. Bu nedenle, suçiçeği durumunda ARVELES kullanımından kaçınılması
önerilir.
Diğer NSAİİ’ler gibi, deksketoprofen infeksiyöz hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir.
NSAİİ’lerin kullanımı ile geçici yumuşak doku enfeksiyonları agrevasyonu izole vakalarda
bildirilmiştir. Bu yüzden tedavi sırasında bakteriyel enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkması veya
ağırlaşması durumunda, hastanın vakit kaybetmeden bir doktora başvurması tavsiye edilir.
Pediyatrik popülasyon
Çocuklarda ve ergenlerde kullanımının güvenli olup olmadığı tespit edilmemiştir.
Bu tıbbi ürün doz başına 1 mmol’den az (23 mg) sodyum içerir; diğer deyişle, “esasen sodyum
içermemektedir”.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Aşağıdaki etkileşmeler genelde tüm non-steroidal antiinflamatuar (NSAİİ) ilaçlar için geçerlidir:
Önerilmeyen kombinasyonlar:
– Yüksek doz salisilatlar ( ≥ 3 g/gün) ve diğer NSAİİ’ler (siklooksijenaz-2 seçici inhibitörleri
dahil): Sinerjistik etkiyle gastrointestinal ülser ve kanama riskini arttırabilecekleri için, birkaç
NSAİİ’nin eşzamanlı kullanılmasından kaçınılmalıdır.
11/19
– Antikoagülanlar: Deksketoprofenin plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanması, platelet
fonksiyonunu inhibe etmesi ve gastroduodenal mukoza hasarına yol açması nedeniyle
NSAİİ’ler varfarin benzeri anti-koagülanların etkilerini arttırabilirler (bkz. Bölüm 4.4). Eğer
kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı ve laboratuar değerleri takip
edilmelidir.
– Heparinler: Hemoraji riski artar (trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduodenal mukoza
hasarına bağlı olarak). Eğer kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı
ve laboratuar değerleri takip edilmelidir.
– Kortikosteroidler: Gastrointestinal ülser veya kanama riskinde artış (bkz. Bölüm 4.4).
– Lityum (birçok NSAİİ’lerle tanımlanmıştır): NSAİİ’ler kan lityum düzeylerini (lityumun
böbreklerle atılımını azaltarak) artırırlar ve toksik düzeylere ulaşmasına neden olabilirler.
Dolayısıyla bu parametre, deksketoprofen ile tedavinin başlangıcı, doz ayarlanması ve
kesilmesi sırasında izlemeyi gerektirir.
– Metotreksatın’ın 15 mg/hafta veya daha yüksek dozlarda kullanılması: Genelde, anti
enflamatuar ajanlarla renal klirensinde meydana gelen azalma nedeniyle gelişen, metotreksatın
hematolojik toksisitesinde artış.
– Hidantoinler ve sülfonamidler: Bu bileşiklerin toksik etkileri artabilir.
– Aspirin: ARVELES aspirinle birlikte verildiğinde, serbest ARVELES klirensi değişmese de
protein bağlama oranı azalmaktadır. Bu etkileşimin klinik açıdan önemi bilinmiyor olmakla
birlikte, diğer NSAİİ’lerde olduğu gibi, ARVELES ve aspirinin eş zamanlı olarak verilmesi,
advers etki görülme olasılığını artırdığından, genellikle önerilmemektedir.
Dikkat gerektiren kombinasyonlar:
– Diüretikler, ADE inhibitörleri, antibakteriyel aminoglikozidler ve anjiyotensin II reseptör
antagonistleri: Deksketoprofen, diüretiklerin ve diğer antihipertansif ilaçların etkisini
azaltabilir. Böbrek fonksiyonu bozulmuş olan bazı hastalarda (örn. dehidrate hastalar ya da
böbrek fonksiyonu bozulmuş yaşlı hastalar), siklo-oksijenazı inhibe eden ajanlar ve ADE
inhibitörleri ya da anjiyotensin II reseptör antagonistlerin veya antibakteriyel
aminoglikozidlerin birlikte kullanılması, böbrek fonksiyonunun genellikle geri dönüşlü olacak
şekilde daha da bozulmasına neden olabilir. Deksketoprofen ile bir diüretiğin birlikte
reçetelendirildiği durumlarda hastaların yeterli düzeyde hidrate olduklarından emin olunmalı
ve tedavinin başlangıcında renal fonksiyonlar izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.4).
– Metotreksatın 15 mg/hafta’dan daha düşük dozlarda kullanılması: Genelde antiinflamatuvar
bileşiklerle renal klirensinin azaltılmasına bağlı olarak metotreksatın hematolojik toksisitesi
artar. Kombinasyonun ilk haftalarında kan sayımı haftalık olarak izlenmelidir. Hafif renal
fonksiyon bozukluğu olan durumlarla, yaşlılarda da izleme artırılmalıdır.
– Pentoksifilin: Kanama riskinde artış olabilir. Klinik izleme arttırılmalı ve kanama zamanı daha
sık kontrol edilmelidir.
– Zidovudin: NSAİİ başladıktan bir hafta sonra meydana gelen şiddetli anemi ile, retikülositler
üzerindeki etkisi aracılığı ile alyuvar toksisitesinde artış riski. NSAİİ’ler ile tedaviye
başladıktan bir iki hafta sonra tam kan sayımı yapılmalı ve retikülosit sayısı kontrol
edilmelidir.
– Sülfonilüreler: NSAİİ’ler plazma proteinlerine bağlanma yerlerinden uzaklaştırarak
sülfonilürelerin hipoglisemik etkilerini artırabilirler.
Göz önünde bulundurulması gereken kombinasyonlar:
– Beta-blokörler: Bir NSAİİ ile tedavi, prostaglandin sentezinde azalma ile antihipertansif etkileri
azaltabilir.
– Siklosporin ve takrolimus: NSAİİ’lerin, renal prostaglandin aracılıklı etkileriyle, nefrotoksisite
artabilir. Kombinasyon tedavisi sırasında renal fonksiyon ölçülmelidir.
– Trombolitikler: Kanama riskinde artma.
12/19
– Anti-platelet ajanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Gastrointestinal
kanama riskinde artış (bkz. Bölüm 4.4)
– Probenesid: Deksketoprofenin plazma konsantrasyonları artabilir; bu etkileşme renal tübüler
sekresyon bölgesindeki inhibitör bir mekanizmaya ve glukuronokonjugasyona bağlı olabilir ve
deksketoprofen dozunun ayarlanmasını gerektirir.
– Kardiyak glikozitleri: NSAİİ’ler plazma glikozid konsantrasyonunu arttırabilirler.
– Mifepriston: Teorik olarak, prostaglandin sentetaz inhibitörlerinin, mifepristonun etkinliğini
değiştirebilme riski vardır. NSAİİ’ler mifepriston alımından sonraki 8-12 gün içinde
kullanılmamalıdır.
– Kinolon antibiyotikleri: Hayvan deneylerinden edilen veriler, NSAİİ’ler ile birlikte yüksek
dozda kinolon alımının, konvülsiyonların gelişme riskini artırabileceğini göstermektedir.
– Tenofovir: NSAİİ ile eşzamanlı kullanım, plazma üre azotunu ve kreatininini artırabilir, böbrek
fonksiyonu üzerinde potansiyel bir sinerjik etkiyi kontrol etmek için böbrek fonksiyonu
izlenmelidir.
– Deferasiroks: NSAİİ’lerle birlikte kullanılması gastrointestinal toksisite riskini artırabilir.
Deferasiroksun bu maddelerle birlikte kullanılması durumunda yakın klinik izleme gereklidir.
– Pemetrekset: NSAİİ’lerle birlikte kullanılması pemetrekset eliminasyonunu azaltabilir, bu
nedenle daha yüksek dozlarda NSAİİ’ler uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Hafif ila orta
derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi 45 ila 79 mL/dakika),
pemetrekset uygulamasından 2 gün önce ve 2 gün sonra pemetrekset ile eş zamanlı NSAİİ
uygulamasından kaçınılmalıdır.
– Furosemid : Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, ARVELES kullanımının bazı
hastalarda furosemid ve tiyazidlerin natriüretik etkisini azaltabildiğini göstermektedir. Bu
yanıt, renal prostaglandin sentezinin inhibe edilmesine bağlanmaktadır. NSAİİ’lerle eş
zamanlı olarak tedavi uygulandığında hasta, böbrek yetmezliği belirtileri yönünden (Bkz.
Bölüm 4.4) ve diüretik etkililiğinden emin olmak için yakından izlenmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Çocuklarda ve adolesanlarda güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmadığı için kullanımı
önerilmemektedir.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: 1. ve 2. trimesterde C; 3. trimesterde D’dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar uygun bir doğum kontrolü uygulamalıdır.
Gebelik dönemi
ARVELES’in gebeliğin üçüncü trimestrinde kullanılması kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo-fetüs gelişimini olumsuz yönde
etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler gebeliğin erken döneminde
prostaglandin sentezi inhibitörlerinin kullanılmasından sonra düşük, kardiyak malformasyon ve
karın duvarının doğuştan, yarık şeklinde açık olması ile tanımlanan teratojenik bir etki oluşum
riskinde artışla ilgili bir kaygıyı ortaya çıkarmışlardır. Kardiyovasküler malformasyonlar için
13/19
mutlak risk % 1’in altında iken, yaklaşık % 1,5 düzeyine yükselmiştir. Doz arttıkça ve tedavi süresi
uzadıkça riskin arttığı düşünülmektedir.
Gebeliğin 20. haftasından itibaren deksketoprofen kullanımı fetal renal disfonksiyona bağlı
oligohidramniyosa neden olabilir. Bu, tedavinin başlamasından kısa bir süre sonra meydana
gelebilir ve genellikle tedavi kesildiğinde geri dönüşlüdür. Ek olarak, ikinci trimesterde tedaviyi
takiben duktus arteriozus konstriksiyonu raporları olmuştur ve bunların çoğu tedavinin
kesilmesinden sonra düzelmiştir. Bu nedenle kesin gerekli olmadıkça, gebeliğin birinci ve ikinci
trimesterinde, deksketoprofen trometamol verilmemelidir. Eğer deksketoprofen trometamol, gebe
kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde olan bir kadın tarafından
kullanılıyorsa, doz olabildiğince düşük tutulmalı ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa
olmalıdır.. 20. gebelik haftasından itibaren birkaç gün deksketoprofene maruz kaldıktan sonra
oligohidramnios ve duktus arteriozus daralması için antenatal izleme düşünülmelidir.
Oligohidramnios veya duktus arteriozus daralması bulunursa deksketoprofen
kesilmelidir.Hayvanlarda, bir prostaglandin sentez inhibitörü uygulanmasının, implantasyon
öncesi ve sonrası kayıplarda artışla ve embriyo-fetal ölümle sonuçlandığı gösterilmiştir. Ek olarak,
organogenetik dönemde bir prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda kardiyovasküler
sistem dahil olmak üzere çeşitli malformasyon insidanslarının arttığı bildirilmiştir. Bununla
birlikte, deksketoprofen ile yapılan hayvan çalışmaları üreme toksisitesi varlığını göstermemiştir
(bkz Bölüm 5.3).
Gebeliğin üçüncü trimesterinde, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüsü aşağıdaki risklerle
karşı karşıya getirirler:
– Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken daralması/kapanması ve pulmoner
hipertansiyon);
– Böbrek yetmezliği (yukarı bakınız);;
Gebeliğin sonunda ise anne ve yenidoğan aşağıdaki risklerle karşı karşıya kalabilir:
– Oldukça düşük dozlarda dahi görülebilen anti-agregasyon etki nedeniyle kanama zamanının
olası uzaması;
– Geç veya uzamış doğum eylemine neden olabilecek şekilde uterus kasılmalarının inhibisyonu
Laktasyon dönemi
Deksketoprofenin anne sütü ile atılıp atılmadığı bilinmemektedir. ARVELES emzirme sırasında
kontrendikedir. (bkz. Bölüm 4.3).
Üreme yeteneği / Fertilite
Diğer NSAİİ’ler gibi, deksketoprofen trometamol kullanımı kadın üremesinde bozukluğa sebep
olabilir ve gebe kalmaya çalışan kadınlarda önerilmez. Gebe kalmakta güçlük çeken ya da
infertilite açısından incelenen kadınlarda, deksketoprofen trometamol kullanımının bırakılması
düşünülmelidir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
ARVELES tabletleri baş dönmesi, görme bozuklukları veya uyuşukluk gibi istenmeyen etkilere
neden olabilir. Bu durumlarda, tepki verme, karayolu trafiğinde aktif olarak yer alma ve araç
kullanma yeteneği bozulabilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
İstenmeyen etkilerin sınıflandırılmasında aşağıda belirtilen terminoloji kullanılmıştır:
14/19
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥ 1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥ 1/1.000 ila < 1/100); seyrek
(≥1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin
edilemiyor).
Parenteral deksketoprofen ile yapılan klinik çalışmalarda deksketoprofen trometamol ile ilişkili
olma olasılığı bulunduğu rapor edilen ayrıca ARVELES’in ruhsatının alınmasından sonra
bildirilen advers reaksiyonlar aşağıda tablo şeklinde gösterilmekte olup reaksiyonlar sistem organ
sınıfına göre düzenlenip görülme sıklığına göre sıralanmışlardır.
SİSTEM
ORGAN
SINIFI
Yaygın
(≥1/100-
<1/10)
Yaygın
olmayan
(≥1/1000-
<1/100)
Seyrek
(≥1/10000-<1/100)
Çok seyrek
izole
bildirimler
(<1/10000)
Kan ve lenf
sistemi
hastalıkları
Anemi Nötropeni
Trombositopeni
Bağışıklık
sistemi
hastalıkları
Larinks ödemi Anafilaktik şok
dahil
anafilaktik
reaksiyon
Metabolizma
ve beslenme
hastalıkları
Hiperglisemi, hipoglisemi,
hipertrigliseridemi,
anoreksi
Psikiyatrik
hastalıklar
Uykusuzluk,
anksiyete
Sinir sistemi
hastalıkları
Baş ağrısı,
baş dönmesi,
uyuklama
Parestezi, senkop
Göz
hastalıkları
Bulanık
görme
Kulak ve iç
kulak
hastalıkları
Vertigo Kulak çınlaması (tinnitus)
Kardiyak
hastalıkları
Çarpıntı
(palpitasyon)
Ekstrasistol, taşikardi
Vasküler
hastalıklar
Hipotansiyon,
yüzde
kızarıklık
Hipertansiyon, yüzeysel
tromboflebit
Solunum,
göğüs
bozuklukları
ve mediastinal
hastalıklar
Bradipne Bronkospazm,
dispne
Gastrointestin
al hastalıklar
Bulantı,
kusma
Karın ağrısı,
dispepsi,
diyare,
kabızlık, kan
kusma, ağız
kuruluğu
Peptik ülserasyon, peptik
ülser kanaması veya
perforasyonu (bkz. Bölüm
4.4)
Pankreas
iltihabı
15/19
Hepatobiliyer
hastalıkları
Hepatoselüler hasar
Deri ve deri
altı doku
hastalıkları
Dermatit,
pruritis, deri
döküntüsü,
terlemede
artış
Ürtiker, akne, Stevens
Johnson
sendromu,
toksik
epidermal
nekroliz (Lyell
sendromu),
anjiyo ödem,
yüzde ödem,
fotosensitivite
reaksiyonları
Kas-iskelet
bozukluklar,
bağ doku ve
kemik
hastalıkları
Kas sertleşmesi, eklem
sertleşmesi, kas krampları,
bel ağrısı / sırt ağrısı
Böbrek ve
idrar
hastalıkları
Akut renal yetmezlik,
Poliüri, böbrek ağrısı,
ketonüri, proteinüri
Nefrit veya
nefrotik
sendrom
Üreme sistemi
ve meme
hastalıkları
Adet dönemi bozuklukları
Prostat bozuklukları
Genel
bozukluklar ve
uygulama
bölgesine
ilişkin
hastalıklar
Enjeksiyon
yerinde ağrı,
inflamasyon
içeren
enjeksiyon
yeri
reaksiyonları,
morarma
veya kanama
Ateş, kas
yorgunluğu,
ağrı, soğuk
hissi,
Rigor, periferal ödem
Araştırmalar Karaciğer fonksiyon
testlerinde anormallikler
Gastrointestinal: En sık gözlemlenen advers olaylar gastrointestinal özelliktedirler. Özellikle
yaşlılarda olmak üzere bazen ölümcül seyredebilen peptik ülser, perforasyon veya gastrointestinal
kanama meydana gelebilmektedir (bkz. Bölüm 4.4). İlacın kullanımından sonra bulantı, kusma,
diyare, flatulans, kabızlık, dispepsi, karın ağrısı, melena, hematemez, ülseratif stomatit, kolit ve
Crohn hastalığında kötüleşme (bkz Bölüm 4.4 Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri)
bildirilmiştir. Daha nadiren gastrit gözlenmiştir.
NSAİİ tedavisiyle ilişkili olarak ödem, hipertansiyon ve kalp yetmezliği bildirilmiştir.
Diğer NSAİİ’lerde olduğu gibi aşağıdaki istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir: Belirgin olarak
sistemik lupus eritematozus veya karışık bağ dokusu hastalığı olan hastalarda oluşabilen aseptik
menenjit; ve hematolojik reaksiyonlar (purpura, aplastik ve hemolitik anemi ve nadiren
agranülositoz ve medullar hipoplazi).
16/19
Stevens Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz (oldukça nadir) dahil büllöz
reaksiyonlar bildirilmiştir.
Klinik araştırmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ’lerin (özellikle yüksek dozda ve uzun
süreli tedavide) kullanılmasına arteriyel trombotik olaylarda (örneğin miyokard enfarktüsü veya
inme) hafif risk artışının eşlik edebildiğini ileri sürmektedir (bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması:
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem
taşımaktadır. Raporlama yapılması ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak
sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye
Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta:
tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Aşırı dozu takiben ortaya çıkan semptomlar bilinmemektedir. Benzer tıbbi ürünler, gastrointestinal
(kusma, anoreksi, abdominal ağrı) ve nörolojik (uyuşukluk, vertigo, dezoryantasyon, başağrısı)
rahatsızlıklara neden olmuştur.
Kazara veya fazla alımı veya uygulanması durumunda hastanın klinik durumuna göre acilen,
semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Deksketoprofen trometamol diyaliz ile uzaklaştırılabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmasötik grubu: Antiinflamatuvar ve antiromatik ürünler, non-steroidler, propiyonik asit türevi
ATC kodu: M01AE17
Deksketoprofen trometamol S-(+)-2-(3-benzoilfenil) propiyonik asidin trometamin tuzu, nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ) grubuna dahil analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik bir
ilaçtır(M01AE).
Etki mekanizması
Non-steroid antiinflamatuvar ilaçların etki mekanizması, siklooksijenaz yolağının inhibisyonuyla
prostaglandin sentezinin azaltılmasıyla ilişkilidir.
Özellikle, araşidonik asitin, prostaglandinler (PGE1, PGE2, PGF2α, ve PGD2) ve aynı zamanda
prostasiklin (PGI2) ve tromboksanları (TxA2 ve TxB2) oluşturan siklik endoperoksitlere (PGG2
ve PGH2) transformasyonunun inhibisyonu söz konusudur. Ayrıca, prostaglandin sentezinin
inhibisyonu, kinin gibi diğer inflamasyon mediyatörlerini de etkileyerek, direkt etkiye ilaveten
indirekt bir etkiye de neden olur.
Farmakodinamik etkiler
Deksketoprofenin deney hayvanları ve insanlar üzerinde COX-1 ve COX-2 aktiviteleri için bir
inhibitör olduğu gösterilmiştir.
Klinik etkililik ve güvenlilik
17/19
Çeşitli ağrı modellerinde yapılan klinik çalışmalar, deksketoprofen trometamolün etkin analjezik
etkisi olduğunu göstermiştir.
Orta ile şiddetli ağrıların giderilmesinde IM ve IV olarak kullanılan deksketoprofen trometamolün
analjezik etkinliği, kas-iskelet sistemi ağrılarında (akut bel ağrısı modeli) ve renal kolikte olduğu
kadar cerrahi ağrı modellerinde (ortopedik ve jinekolojik cerrahi/mide cerrahisi) de incelenmiştir.
Yapılan çalışmalarda analjezik etki hızlı başlamış ve ilk 45 dakika içinde en yüksek seviyesine
erişmiştir. 50 mg deksketoprofen alımından sonraki analjezik etki süresi genellikle 8 saattir.
Postoperatif ağrı ile ilgili klinik çalışmalar, ARVELES’in, opioidler ile birlikte kullanıldığında
opioid ihtiyacını önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Hastaların kontrolündeki bir analjezik
cihaz vasıtasıyla morfin aldığı postoperatif ağrı giderme konusundaki bir çalışmada,
deksketoprofen ile tedavi görmekte olan hastalar, plasebo grubunda bulunan hastalara göre anlamlı
bir şekilde daha az morfine (% 30-45 arası daha az) ihtiyaç duymuşlardır.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Emilim:
Deksketoprofen trometamolün IM yolla verilmesinden sonra, doruk konsantrasyonuna 20
dakikada erişilmektedir (10 ile 45 dakika arasındadır). 25 ile 50 mg arasındaki tek doz için, eğrinin
altında kalan alanın (EAA), hem IM hem de IV kullanımlardan sonra doza orantılı olduğu
kanıtlanmıştır.
Çok dozlu farmakokinetik çalışmalarda, son IM veya IV enjeksiyon sonrasındaki Cmaks ve EAA
değerlerinin tek bir dozun alınmasından sonra elde edilenlerden farklı olmadığı gözlenmiştir. Bu
durum vücutta ilaç birikiminin olmadığını göstermektedir.
Dağılım:
Plazma proteinlerine yüksek düzeyde bağlanan (% 99) diğer ilaçlarda olduğu gibi, dağılım
hacminin ortalama değeri 0,25 L/kg’dan düşüktür. Dağılım yarı ömrü yaklaşık olarak 0,35 saattir.
Çok dozlu farmakokinetik çalışmalarda, son intramusküler veya intravenöz uygulamadan sonra
Cmax ve EAA’nın tek bir dozdan sonra elde edilenden farklı olmadığı gözlenmiştir, bu da ilaç
birikimi olmadığını gösterir.
Biyotransformasyon:
Deksketoprofen trometamolün uygulanmasından sonra idrarda sadece S-(+)enantiyomerinin elde
edilmesi, insanlarda S-(+)enantiyomerinin, R-(-)enantiomerine dönüşmediğini göstermektedir.
Eliminasyon:
Eliminasyon yarı ömrü 1-2,7 saat arasında değişmektedir. Deksketoprofenin başlıca eliminasyon
yolu, glukuronid konjügasyonunu izleyen renal atılımdır.
Doğrusallık / Doğrusal olmayan durum:
Deksketoprofen trometamol, intramusküler veya intravenöz uygulamayı takiben sistemik
maruziyet sırasında doza bağlı bir artış ile doğrusal farmakokinetik gösterir.
Hastalardaki karekteristik özellikler
Yaşlılar:
Tek ve tekrarlanan oral dozlarda sağlıklı yaşlı bireylerde (65 yaş ve üzeri) ilacın vücutta kalış
süresi genç gönüllülere göre anlamlı olarak daha fazladır (% 55’e kadar). Bununla beraber, doruk
18/19
konsantrasyonları ve doruk konsantrasyonlara ulaşmak için geçen zamanda istatistiksel olarak
anlamlı bir fark yoktur. Tek ve tekrarlanan dozlardan sonra ortalama eliminasyon yarı ömrü
uzamakta (% 48’e kadar) ve total klirens ise azalmaktadır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Preklinik veriler, güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, üreme
toksisitesi ve immunofarmakolojinin klasik çalışmalarına dayanarak insanlar için Kısa Ürün
Bilgileri’nin diğer bölümlerinde daha önce belirtilenler dışında özel bir tehlike göstermemiştir.
Farelerde ve maymunlarda yürütülen kronik toksisite çalışmaları, insan için önerilen maksimum
dozdan 2 kat daha yüksek dozlarda, Ters Etki Gözlemlenmeyen Düzey (No Observed Adverse
Effect Level) (NOAEL) vermiştir. Maymunlarda, yüksek dozlarda gözlenen başlıca istenmeyen
etki dışkıda kan, vücut ağırlığı artışında azalma ve en yüksek dozda, eroziv gastrointestinal
lezyonlardır. Maymunlarda, yüksek dozlarda gözlenen başlıca istenmeyen etki doza bağımlı olarak
oluşan gastrointestinal erozyonlar ve ülserlerdir. Bu etkiler, önerilen maksimum insan dozundan
14-18 kat daha yüksek bir ilaç maruziyetini belirleyen dozlarda ortaya çıkmıştır. Hayvanlarda
kanserojen potansiyel üzerine çalışma yoktur.
NSAİİ’lerin tüm farmakolojik sınıfı için kabul edildiği gibi, deksketoprofen trometamol, hayvan
modellerinde, hem dolaylı olarak hamile annelerde gastrointestinal toksisite yoluyla, hem de
doğrudan fetüsün gelişimi üzerine etkisiyle embriyo-fetal sağkalımda değişikliklere neden
olabilir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Sodyum klorür
Sodyum hidroksit (pH ayarlaması için)
Enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Çökelmeye neden olacağı için, ARVELES, dopamin, prometazin, pentazosin, petidin veya
hidroksizin solüsyonlarının küçük hacimleri ile (örneğin bir enjektörde) karıştırılmamalıdır.
Bölüm 6.6’da ifade edildiği şekilde elde edilen infüzyon için kullanılacak olan seyreltilmiş
çözeltiler, prometazin veya pentazosin ile karıştırılmamalıdır.
Bu ürün Bölüm 6.6’da bahsedilenler dışında başka hiçbir tıbbi ürün ile karıştırılmamalıdır.
6.3. Raf ömrü
48 ay
Bölüm 6.6’da verilen talimatlara göre seyreltilen ve gün ışığından yeterince korunarak saklanan
seyreltik çözeltinin, 25°C’de 24 saat boyunca kimyasal olarak stabil kaldığı gösterilmiştir.
Mikrobiyolojik açıdan ürün seyreltildikten sonra derhal kullanılmalıdır. Eğer derhal
kullanılmazsa, kullanımdan önceki saklama süreleri ve koşulları kullanıcının sorumluğunda
olacaktır ve seyreltme işlemi, kontrollü ve aseptik koşullarda gerçekleşmemişse saklama süresi ve
koşulu normal olarak 2 ila 8°C’de 24 saatten daha uzun bir süre olmamalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
19/19
25°C’nin altında oda sıcaklığında saklayınız, ışıktan koruyunuz.
Ampulleri orijinal karton kutularında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
2 mL enjektabl çözelti içeren amber renkli Tip I cam ampuller (6, 10 ve 20 ampul).
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj
atıklarının kontrolü yönetmelikleri“ ne uygun olarak imha edilmelidir.
IV yolla uygulanacağı zaman, bir ampul (2 mL) içeriği normal salin, glukoz veya Ringer laktat
solüsyonu ile 30 ile 100 mL arasında bir hacme seyreltilmelidir. Solüsyon aseptik olarak
seyreltilmelidir ve güneş ışığından korunmalıdır (bkz. Bölüm 6.3). Seyreltilmiş çözelti berrak
olmalıdır.
İnfüzyon için 100 mL normal salin veya glukoz çözeltisinde seyreltilmiş çözeltilerin, enjeksiyon
için aşağıdaki ilaçlarla ile uyumlu oldukları gösterilmiştir: Dopamin, heparin, hidroksizin,
lidokain, morfin, petidin ve teofilin.
ARVELES ile seyreltilmiş olan solüsyonlar, plastik ambalajlarda saklandığında veya Etil Vinil
asetat (EVA), Selüloz Propiyonat (CP), Düşük Yoğunluktaki Polietilen (LDPE) veya Poli Vinil
Klorür (PVC) maddelerinden yapılmış cihazlar yolu ile verildiğinde, etkin madde ile saklama
ortamı arasında bir etkileşim görülmemiştir.
ARVELES tek kullanımlıktır ve kalan solüsyon atılmalıdır. İlacı uygulamadan önce çözeltinin
berrak ve renksiz olduğundan emin olmak için çözelti gözle incelenmelidir, Partiküllü madde
gözleniyorsa kullanılmamalıdır.
7. RUHSAT SAHİBİ
Menarini İlaç Sanayi ve Tic. A.Ş.
Sarıyer/İstanbul
Tel.: (212) 467 11 11
Fax: (212) 467 12 12
8. RUHSAT NUMARASI
2018/395
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 29.12.2006
Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ