1 / 13
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini
sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM’a
bildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ASTONIN-H 0.1 mg tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde: 0,1 mg fludrokortizon
Yardımcı maddeler:
Mannitol: 65,4 mg
Yardımcı maddelerin tam listesi için 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Tablet
Yuvarlak, beyazımsı, çentikli, “EM59” kabartması olan tabletler.
Tablet, eşit dozlara bölünebilir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
• Primer adrenokortikal yetmezlikte (Addison hastalığı) glukokortikoid ile kombine
olarak ikame tedavisi.
• Tuz kaybettiren adrenogenital sendromda glukokortikoid ile kombine olarak.
• Primer (örn., çoklu sistem dejenerasyonu, Parkinson hastalığı) veya sekonder (örn.,
diyabetik nefropati, amiloidoz, alkol kötüye kullanımı) otonom nöropatide ortostatik
hipotansiyonun kısa dönemli tedavisinde.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:
Dozaj bireyselleştirilmelidir.
Addison hastalığında tedavi genel olarak günlük ortalama 1-3 tablet ile yerine koyma tedavisi
olarak gerçekleştirilir. Hasta eş zamanlı olarak diurnal ritme göre ayarlanmış kortizol yerine
koyma tedavisi alır.
Adrenogenital sendromda hastaya, 15-30 mg kortizol/m2 vücut yüzey alanı ve ek olarak
ASTONIN-H verilir. Yaşamın ilk haftaları ve aylarında günlük ASTONIN-H gereksinimi 0,15-
0,3 mg fludrokortizon/m2 vücut yüzey alanı (=1½-3 tablet/m2 vücut yüzey alanı) şeklindedir,
yaşamın ikinci yılında bu gereklilik yaklaşık yarısına düşer ve üçüncü yılda ilk dozajın yaklaşık
olarak çeyreğine ya da üçte birine düşer.
2 / 13
Ortostatik hipotansiyonda tedavi genel olarak erişkinlerde günlük 0,1 – 0,2 mg ile başlatılır.
Şikayetler iyileşme gösterdiğinde dozaj azaltılır. Hormonal kontraseptif alan kadınlar ve yaşlı
hastalar, sıklıkla daha düşük dozajlara yeterli yanıt verir. Etki genellikle 2-3 gün sonra başlar
ve tedavi kesildikten sonra birkaç gün daha sürer. Günlük dozaj hiçbir şekilde 4-5 tablet/gün (=
0,4-0,5 mg fludrokortizon) düzeyini aşmamalıdır (bkz. 4.4).
Uygulama süresi:
Addison hastalığında ve tuz kaybettiren adrenogenital sendromda yerine koyma tedavisi için
genellikle kalıcı tedavi gerekir.
Primer veya sekonder otonom nöropatide ortostatik hipotansiyonda tedavi 2 ayla sınırlı
olmalıdır. Bu endikasyonlar için uzun dönemli güvenlilik verileri mevcut değildir.
Uygulama şekli:
ASTONIN-H tabletler, yemekten sonra bir miktar su ile bütün olarak yutulur.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Renal ve hepatik yetmezliği olan hastalarda ASTONIN-H’nin güvenliliği, etkililiği ve
farmakokinetiği tespit edilmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Veri yoktur.
Geriyatrik popülasyon:
Veri yoktur.
4.3 Kontrendikasyonlar
– Etkin maddeye ve bölüm 6.1’de verilen yardımcı maddelerden herhangi birine aşırı
duyarlılık
– Ödeme neden olan veya ödeme yatkın hale getiren tüm hastalıklar (kardiyak yetmezlik,
karaciğer sirozu, nefroz).
– Tüm hipertansiyon formları.
– İleri serebral skleroz.
– Hipovolemik şok, organik kalp hastalıkları kaynaklı hipotansiyon ve hipokalemi (bkz.
4.4).
– Spesifik anti infeksiyon tedavisi kullanılmaması durumunda sistemik infeksiyonlar.
– Sodyum tutulumu üzerindeki belirgin etkisi nedeniyle, belirtilenlerden farklı durumların
tedavisinde fludrokortizon kullanılması önerilmemektedir.
– Fludrokortizon potent bir mineralokortikoid olduğu için; hipertansiyon, ödem veya kilo
alımını önlemek için hem dozaj hem de tuz alımı dikkatle izlenmelidir. Uzun süreli
tedavi boyunca serum elektrolit seviyelerinin periyodik olarak kontrol edilmesi tavsiye
edilmektedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Fludrokortizon potent bir mineralokortikoiddir ve ağırlıklı olarak yerine koyma tedavisi için
3 / 13
kullanılır.
Glukokortikoid yan etkileri meydana gelebilmesine rağmen, bunlar dozaj düşürülerek
azaltılabilir.
İstenmeyen etkiler, en kısa süre için en düşük etkin doz kullanılmak suretiyle en aza
indirilebilir. Dozun, hastalık aktivitesine göre uygun bir şekilde titre edilmesi için sık sık hasta
incelemesi gereklidir (Bkz. Bölüm 4.2).
Aşağıdaki durumlarda dikkatli risk/yarar değerlendirmesi gereklidir:
– Psikozlu hastalarda
– Gebelik ve laktasyonda (bkz. 4.6).
Bu olgularda, ASTONIN-H yalnızca hayati endikasyonlarda kullanılmalıdır.
Otonom nöropatide ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda önerilen maksimum ASTONIN-H
dozajı günlük 4-5 tablettir (0,4 – 0,5 mg fludrokortizon). Daha yüksek dozaj dolaşım üzerindeki
etkiyi arttırabilir ancak bu aynı zamanda glukokortikoid etkiyi de arttırır.
Uzun dönemli tedavide kan elektrolitlerinin ve kan basıncının düzenli izlenmesi önerilir.
ASTONIN-H tedavisi hipokalemiyi arttırabilir (örn., uzun dönemli laksatif kötüye kullanımı
sonrasında). Gerekli olduğunda besinsel (muz, kuru meyve, patates, sebze) veya ilaç halinde
potasyum ikamesi önerilir. Sofra tuzunun kısıtlanması gerekebilir.
Feokromositoma krizi
Kortikosteroid kullanımını takiben ölümcül olabilen bir feokromositoma krizinin ortaya çıktığı
bildirilmiştir. Şüpheli veya teşhis edilmiş feokromositoma olan hastalarda kortikosteroidler
ancak uygun bir yarar/risk değerlendirmesinden sonra kullanılmalıdır.
Uzun süreli tedavi sırasında adrenal kortikal atrofi gelişir ve tedavi kesildikten sonra yıllarca
sürebilir. Bu nedenle uzun süreli tedaviden sonra akut adrenal yetmezliğin önlenmesi için
kortikosteroidlerin kesilmesi her zaman kademeli olmalı ve tedavinin dozuna ve süresine göre
hafta veya aylara yayarak azaltılmalıdır.
Fludrokortizon ile uzun süreli sistematik tedavi alan hastalarda stres zamanında (travma,
operasyon veya şiddetli hastalık) hem tedavi süresince hem de bir yıl sonrasına kadar
destekleyici kortikosteroid tedavisi gerekebilir. Eğer kortikosteroidler uzun süreli tedavi
sonrasında durdurulmuşsa, bu hastalarda geçici olarak yeniden başlatılması gerekebilir.
Hastalar riskleri en aza indirgemek için alınacak önlemlere yönelik ve tedaviyi reçeteleyen
hekime, ilaca, doza ve süresine ait detayları içeren steroid tedavi kartı taşımalıdır.
Anti-inflamatuvar/ immünosupresif etkiler:
İnflamatuvar yanıtın ve immün fonksiyonun süpresyonu enfeksiyonlara duyarlılığı ve şiddeti
artırır. Klinik tablo genellikle atipik olabilir ve septisemi ve tüberküloz gibi şiddetli
enfeksiyonlar maskelenebilir ve hastalık fark edilmeden önce ileri bir aşamaya gelebilir.
İmmünsüprese hastalarda ölümcül olabileceğinden suçiçeği, zona ve kızamık hastalıklarında
özellikle dikkatli olunmalıdır. Hastalara bu hastalıklardan kaçınmaları ve böyle bir maruziyet
durumunda gecikmeden tıbbi yardım istemeleri önerilmelidir.
4 / 13
Suçiçeği:
Daha öncesinde suçiçeği geçirilmedikçe, yerine koyma tedavisi dışındaki amaçlarla oral
kortikosteroid alan hastalar şiddetli suçiçeği riski altında olarak kabul edilmelidir. hastalıkların
belirtileri pnömoni, hepatit ve dissemine intravasküler koagülasyonları içerir; Fulminan
hastalıkların belirtileri pnömoni, hepatit ve dissemine intravasküler koagülasyonları içerir;
döküntü öne çıkan bir bulgu olmayabilir. Sistemik kortikosteroid kullanan veya önceki 3 ay
içerisinde kullanmış maruz kalan non-immün hastalar için Varicella-zoster immun
globulin (VZIG) ile pasif immünizasyon gereklidir; bu tercihen su çiçeğine maruziyetten
sonraki 3 gün içerisinde ve de en geç 10 gün içerisinde verilmelidir. Tanısı kesinleşmiş suçiçeği,
uzman bakımı ve acil tedavi gerektirir. Kortikosteroidler kesilmemelidir ve doz artışı
gerekebilir.
Kızamık:
Normal immünoglobülin ile profilaksi gerekebilir.
Kortikosteroid tedavisi sırasında antikor yanıtı azaltılacağından, hastanın aşılara yanıtı
etkilenecektir. Canlı aşılar uygulanmamalıdır.
Kortikosteroidler, yanlış negatif sonuçlar üreten bakteriyel enfeksiyon için nitroblue
tetrazolyum testini etkileyebilir.
Tüberküloz:
Daha önce tüberküloz geçmişi olan veya tüberkülozun karakteristik özelliği olan X-ışını
değişiklikleri olanlar. Bununla birlikte, aktif tüberkülozun ortaya çıkması, anti-tüberküloz
tedavisinin profilaktik kullanımı ile önlenebilir.
Kortikosteroid kullanan latent tüberküloz veya tüberkülin reaktivitesi olan hastalarda
kemoprofilaksi kullanılmalıdır.
Aşağıda belirtilen koşullardaki hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünülürken özel
dikkat gösterilmeli ve sık hasta takibi gerekmektedir. Yakın geçmişinde nonspesifik ülseratif
kolit, intestinal anastomoz, diverkülit, tromboflebit, tedavi öncesinde veya sırasında şiddetli
afektif bozukluk geçmişi veya varlığı (özellikle önceden steroid psikoz geçmişi), ekzantematöz
hastalık, kronik nefrit veya böbrek yetmezliği, metastatik karsinom, osteoporoz
(postmenopozal kadınlar özellikle risk altındadır); aktif veya latent peptik ülseri bulunan
hastalar (veya bir peptik ülser öyküsü). Miyastenya gravis. Latent veya iyileşmiş tüberküloz;
lokal veya sistemik viral enfeksiyonların varlığında; sistemik mantar enfeksiyonları ya da
antibiyotiklerle kontrol edilemeyen aktif enfeksiyonlarda. Akut psikozlarda; akut
glomerulonefritte. Hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, glokom (ya da ailede glokom
öyküsü), önceki steroid miyopati veya epilepsi. Karaciğer yetmezliği.
Hipotiroidi hastalarında kortikosteroid etkileri artabilir veya hipertiroidi hastalarında azalabilir.
Sirozlu hastalarda kortikosteroid etkileri artabilir.
Diyabet daha yüksek dozda insülin gerektirecek şekilde kötüleşebilir. Latent diabetes mellitusa
neden olabilir.
Menstrüel düzensizlikler oluşabilir ve kadın hastalara bu olasılık hakkında bilgi verilmelidir.
Kortikosteroid kullanan hastalarda, özellikle hastada ilaç alerjisi öyküsü bulunduğunda nadiren
5 / 13
anaflaktoid reaksiyonlar oluşmuştur.
Aspirin, hipoprotrombinemili hastalarda kortikosteroidler ile birlikte dikkatli kullanılmalıdır.
Kortikosteroidlerin uzun süreli kullanımında, optik sinirde olası hasarla birlikte posterior
subkapsular katarakt veya glokom meydana gelebilir. Uzun süreli kullanım, ikincil oküler
enfeksiyon olasılığını da arttırabilir.
Oküler herpes simpleksli hastalarda olası kornea perforasyonu nedeniyle kortikosteroidler
dikkatli kullanılmalıdır.
Tüm kortikosteroidler, osteoporoza yatkınlık oluşturabilecek veya önceden var olan
osteoporozu ağırlaştırabilecek kalsiyum atılımını arttırmaktadır.
Hastalar/bakıcılar, özellikle depresif duygu durumu veya intihar düşüncesinden
şüpheleniliyorsa, endişe verici psikolojik semptomlar gelişmesi durumunda tıbbi yardım
almaya teşvik edilmelidir. Seyrek olarak bildirilmiş olsa da, hastalar/bakıcılar sistemik
steroidlerin dozu azaltılmasından /geri çekilmesinden hemen sonra veya tedavi süresince
oluşabilecek olası psikiyatrik bozukluklara karşı uyarılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8). Belirtiler
genellikle tedavinin başladığı birkaç gün veya hafta içinde ortaya çıkar. Doz düzeyleri,
reaksiyonların başlangıcı, türü, şiddeti veya süresinin öngörülmesine izin vermese de risk
yüksek dozlarda/sistemik maruziyette daha yüksektir. Spesifik tedavi gerekli olsa da çoğu
reaksiyon dozun azaltılması ya da geri çekilmesi ile düzelir. Hastalar /bakıcılar, özellikle intihar
düşüncesi veya depresif ruh halinden şüphelenildiği durumlar olmak üzere endişe verici
durumlarda tıbbi yardım aramaları konusunda bilgilendirilmelidir.
Önceden var olan duygusal dengesizlik veya psikoz da kortikosteroidler tarafından
ağırlaştırılabilir. Fludrokortizon, şiddetli duygusal bozukluğu olan veya daha önce böyle bir
geçmişi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Fludrokortizon ayrıca, birinci dereceden
akrabalarında mevcut veya daha önce geçirilmiş ağır duygulanım bozukluğu olan hastalarda da
dikkatle kullanılmalıdır. Bunlar özellikle depresif veya manik-depresif hastalık ve önceki
steroid psikozunu içerir. Antidepresan ilaçların kullanımı adrenokortikoid kaynaklı ruhsal
bozuklukları hafifletmez ve daha da kötüleştirebilir.
Sistemik kortikosteroidlerin kendisinde veya birinci dereceden akrabalarında şiddetli afektif
bozukluk veya öyküsü olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özel
dikkat gösterilmelidir. Bunlara depresif veya manik depresif hastalıklar ve önceki steroid
psikoz dahildir.
Görme bozukluğu
Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımı ile görme bozukluğu bildirilebilir. Eğer hasta
görme bulanıklığı veya diğer görme bozuklukları gibi semptomlar gösterirse, hastanın,
sistemik ve topikal kortikosteroidlerin kullanımından sonra rapor edilmiş olan katarakt,
glokom veya nadir görülen hastalıklar (merkezi seröz korioretinopati (CSCR) gibi) gibi
muhtemel nedenlerin değerlendirilmesi için, bir göz doktoruna yönlendirilmesi
düşünülmelidir.
Her bir tablet 65,40 mg mannitol içerdiğinden, dozu nedeniyle herhangi bir uyarı
gerekmemektedir.
Bu tıbbi ürün her tablette 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum içerir; yani esasında “sodyum”
içermez.
6 / 13
Çocuklar:
Uzun süreli kortikosteroid tedavisinde çocukların büyümesi ve gelişimi dikkatle
gözlemlenmelidir. Kortikosteroidler bebeklik döneminde, çocuklukta ve ergenlikte doza bağlı
büyüme geriliğine neden olur ve bu da geri dönüşümsüz olabilir.
Yaşlılar:
Sistemik kortikosteroidlerin yaygın yan etkileri, yaşlılık döneminde, özellikle osteoporoz,
hipertansiyon, hipokalemi, diyabet, enfeksiyona yatkınlık ve derinin incelmesi gibi daha ciddi
sonuçlarla ilişkilendirilebilir. Hayatı tehdit eden reaksiyonları önlemek için yakın klinik
gözetim gereklidir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
– Amfoterisin B enjeksiyonu ve potasyum azaltan ajanlar: Hastalar hipokalemi açısından
gözlemlenmelidir.
– Antikolinesterazlar: Antikolinesteraz ajanın etkileri antagonize edilebilir.
– Antidiyabetikler: Kortikosteroidler kan şekerini artırabilir; özellikle kortikosteroide
başlanması, kesilmesi veya doz değişimlerinde diyabetik kontrol gözlemlenmelidir.
– Diüretikler dahil olmak üzere antihipertansifler: Kortikosteroidler antihipertansiflerin ve
diüretiklerin etkilerini antagonize eder. Asetazolamid dahil, diüretiklerin hipokalemik
etkisi artar.
– Anti-tüberküloz ilaçlar: İzoniyazid serum konsantrasyonları azalabilir.
– Siklosporin: İki ilaç birlikte kullanıldığı zaman siklosporinin toksistesindeki belirtisini
göstermek için gözlem yapın.
– Digitalis glikozidler: Hipokalemi ile ilişkili düzensiz kalp ritmi veya digitalis toksisitesinin
olası artışı..
– Salüretikler/laksatifler: Potasyum atılımı şiddetlenebilir.
– Östrojenler (örn., ovülasyon baskılayıcılar, oral kontraseptifler): Kortikosteroidin
yarılanma ömrü ve konsantrasyonu artabilir ve klirensi azalabilir. Östrojen tedavisine
başlandığında kortikosteroid dozajında bir azaltma gerekebilir ve östrojen kesildiğinde bir
arttırma gerekebilir. Daha düşük ASTONIN-H dozajı sıklıkla yeterlidir.
– Glisirizinik asit içeren ülser ilaçları: sodyum ve su tutulumu, ödem, hipokalemi ve
hipertansiyon gibi mineralokortikoid etkilerde artış.
– Prostaglandin inhibitörleri: Hipertansif etkide artış olabilir (terapötik etki olarak
istenebilir).
– CYP3A4’ü indükleyen ilaçlar (örn., aminoglutetemid, rifampisin, fenitoin, barbitüratlar,
karbamazepin, pirimidon, rifabutin, ketokonazol, itrakonazol, ritonavir, kobisistat):
Fludkortizonun metabolik klirensi artabilir. Hastalar, steroidin olası azalan etkisi için
dikkatle izlenmeli ve dozu buna göre ayarlanmalıdır.. CYP3A4 inhibitörleri ile birlikte
tedavinin, kobisistat içeren ürünler dahil sistemik yan etki riskini arttırması beklenir.
Yararın, sistemik kortikosteroid yan etki riskinde artışa ağır basmaması durumunda
kombinasyondan kaçınılmalıdır, ağır basması durumunda hastalar sistemik kortikosteroid
yan etkiler açısından izlenmelidir.
– İnsan büyüme hormonu: Büyümeyi hızlandıran etkisi inhibe olabilir.
– Ketokonazol: Kortikosteroid klirensi azalabilir böylelikle etkileri artar.
– Nondepolarizan kas gevşeticiler: Kortikosteroidler nöromüsküler blokaj etkisini azaltabilir
ya da artırabilir.
– Nonsteroidal anti-inflamatuar (NSAİ) ilaçlar: Kortikosteroidler GI kanama insidansını
ve/veya şiddetini ve NSAİ ilaçlarla bağlantılı bulunan ülserasyonu artırabilir. Ayrıca,
7 / 13
kortikosteroidler serum salisilat düzeylerini de azaltabilir ve bu yüzden etkinliklerini
azaltabilir. Bunun aksine, yüksek dozda salisilat tedavisi sırasında kortikosteroidin
kesilmesi salisilat toksisitesi ile sonuçlanabilir. Hipoprotrombinemili hastalarda
kortikosteroidlerle beraber aspirin dikkatli kullanılmalıdır.
– Tiroid ilaçları: Adrenokortikoidlerin metabolik klirensi hipotiroid hastalarında azalır ve
hipertiroid hastalarında artar. Hastanın tiroid durumundaki değişiklikler adrenokortikoid
dozunun ayarlanmasını gerektirebilir.
– Aşılar: Kortikosteroid alan hastalar aşılandığı zaman nörolojik komplikasyonlar ve antikor
yanıtın gerçekleşmemesi durumu ortaya çıkabilir. (Bkz. 4.4 Özel Kullanım Uyarıları ve
Önlemler)
– Antikoagülanlar, oral (örn. kumarin türevleri): Kortikosteroidler antikoagülan etkiyi
güçlendirebilir veya azaltabilir. Bu nedenle, oral antikoagülan ve kortikosteroid alan
hastalar yakından izlenmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6 Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye:
Gebelik kategorisi C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Kortikosteroidlerin oral kontraseptiflerle birlikte kullanılması, kortikosteroid yarılanma
ömrünü ve konsantrasyonunu artırabilir ve klirensi azaltabilir.
Gebelik dönemi
ASTONIN-H’nin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar
üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/doğum /veveya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. Kısım 5.3).
İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebelik sırasında kortikosteroidler yalnızca hayatı tehdit eden durumlarda kullanılmalıdır.
Plazma progesteron düzeyi, gebelik sırasında sürekli olarak artış gösterir. Progesteron
antimineralokortikoid özelliklere sahiptir.
Bu nedenle Addison hastalığı ve adrenogenital sendromu olan gebe kadınlarda fludrokortizon
dozu, kan basıncı ve serum potasyumu izlenerek devamlı olarak arttırılmalıdır. Bu kadınların
bebekleri, hipoadrenalizm bulguları açısından izlenmelidir.
Ödeme eğilim nedeniyle yapısal (esansiyel) hipotansiyonu / ortostatik sendromu olan gebe
kadınlarda zorunlu nedenlerin bulunması durumunda ASTONIN-H reçete edilebilir. Bu
hastalarda özellikle gebeliğin ilk 3 ayında, tedaviye başlamadan önce yararlar dikkatli bir
şekilde risklere karşı tartılmalıdır.
Replasman mineralokortikoid tedavisine ihtiyaç duyan bir kadında, fetüs üzerindeki riske
rağmen gebeliğin devamına karar verilebilir. Ancak kortikosteroidler gerekli olduğunda,
8 / 13
normal gebelikleri olan hastalar gebe olmadıkları düşünülerek tedavi edilebilir.
Hayvanlarda gebelikte zararlı etkileri olduğuna dair kanıtlar vardır. Yarık damak ve intra-uterin
büyüme geriliği için küçük bir risk olabilir.
Yenidoğanda hipoadrenalizm meydana gelebilir. Preeklampsi veya sıvı retansiyonu olan
hastaların yakından izlenmesi gerekir.
Laktasyon dönemi
Farmakolojik olarak etkili miktarların anne sütüyle bebeğe geçip geçmediği bilinmemektedir.
Glukokortikoidler, düşük miktarlarda anne sütüne geçer ve bu fludrokortizon için de geçerlidir.
Genellikle annede sistemik kullanılabilir miktarın 1/100’ünden azı bebeğe geçer. Emzirmeye
devam etme/emzirmeyi bırakma veya ASTONIN-H tedavisine devam etme/tedaviyi bırakma
kararı, emzirmenin çocuğa olan yararı ve ASTONIN-H tedavisinin kadına olan yararı göz
önünde bulundurularak verilmelidir.
Hamilelik sırasında veya emzirme döneminde önemli dozlarda kortikosteroid alan annelerden
doğan bebekler hipoadrenalizm belirtileri açısından dikkatle gözlemlenmelidir. Annenin
tedavisi, takibe yardımcı olmak için bebeğin tıbbi kayıtlarında dikkatlice belgelenmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Üreme yeteneği üzerinde etkisi olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
ASTONIN-H’nin araç ve makine kullanımı üzerinde bir etkisi yoktur.
4.8 İstenmeyen etkiler
İstenmeyen etkiler aşağıda sistem organ sınıfına (MedDRA) göre listelenmiştir. Sıklıklar şu
şekilde tanımlanmıştır:
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila ≤1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila ≤1/100); seyrek
(≥1/10.000 ila ≤1/1.000); çok seyrek (≤1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle
tahmin edilemiyor).
Fludrokortizon asetata karşı advers reaksiyonların çoğu ilacın mineralokortikoid aktivitesinden
kaynaklanır ve hipertansiyon, ödem, kalp büyümesi, konjestif kalp yetmezliği, potasyum kaybı
ve hipokalemik alkalozu içerir.
Meydana gelen advers reaksiyonlar tedavinin kesilmesiyle genellikle geri dönüşümlüdür.
Hipotalamik-pituiter-adrenal-süpresyon dahil olmak üzere öngörülebilir yan etkilerin insidansı
tedavi süresi, uygulama zamanı, dozaj ve ilacın rölatif potensi ile ilişkilidir (Bkz. Uyarılar ve
Önlemler).
Hastalar, herhangi bir kortikosteroid tedavisi ile ilişkili olabilecek aşağıdaki advers reaksiyonlar
için yakından izlenmelidir.
Terapötik kullanım, dozaj ve uygulama süresinin geniş olmasına bağlı olarak, kortikoidler için
sıklık belirtilemez.
9 / 13
Bağışıklık sistemi bozuklukları:
Bilinmiyor: Klinik semptom ve bulguların süpresyonu ile enfeksiyon şiddetinde ve
duyarlılığında artış, fırsatçı enfeksiyonlar, inaktif tüberkülozun alevlenmesi (Bkz. Uyarılar ve
Önlemler), hipersensitivite (özellikle ilaç alerjisi öyküsü varlığında anafilaktik reaksiyonlar,
anjiyoödem, kaşıntı, döküntü ve ürtiker).
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
Bilinmiyor: Kortikosteroid yan etkiler listesinden yalnızca mineralokortikoidlerin yan etkileri
gözlenmiştir (önerilen günlük doz aşılmadığı sürece): sodyum ve su tutulumu, hafif geçici kilo
artışı, küçük ödemler. Çoğu ödem, tedaviye düşük dozda devam edildiğinde kaybolur.
Hipokalemi (örn., uzun dönemli laksatif kötüye kullanımı sonrasında) şiddetlenebilir.
Sıvı ve elektrolit düzensizlikleri
Sodyum tutulumu, sıvı tutulumu, duyarlı hastalarda konjestif kalp yetmezliği, potasyum
eksikliği, potasyum eksikliğine bağlı kardiyak aritmiler veya EKG değişiklikleri, hipokalemik
alkaloz, kalsiyum atılımında artış ve hipertansiyon.
Menstrüel düzensizlikler ve amenore; Cushingoid durumunun gelişmesi, çocuklarda ve
adolesanlarda büyümenin baskılanması; özellikle stres durumunda (örn. travma, operasyon
veya hastalık) sekonder adrenokortikal ve pituiter yanıtın olmaması; karbonhidrat toleransında
azalma; latent diyabetes mellitusun ortaya çıkması ve diyabette insülin veya oral hipoglisemik
ajanlara gereksinimde artış. Negatif protein ve kalsiyum dengesi. İştah artışı.
Sinir sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Öfori, psikolojik bağımlılık, depresyon, insomnia, konvülsiyonlar, genellikle
tedaviden sonra papilla ödemi ile intrakraniyal basınçta artma (psödo-tümör serebri), vertigo,
baş ağrısı, nörit ya da paresteziler ve önceden var olan psikiyatrik durumun şiddetlenmesi ve
epilepsi.
Afektif bozukluklar (irritabl, öforik, depresif ve labil ruh hali ve intihar düşünceleri), mani,
delüzyonlar, halüsinasyon ve şizofrenin kötüleşmesini içeren psikotik reaksiyonlar, davranış
bozuklukları, iritabilite, anksiyete, uyku bozuklukları ve kognitif disfonksiyonu (konfüzyon ve
amneziyi içeren) içeren geniş bir aralıkta psikiyatrik bozukluklar bildirilmiştir. Reaksiyonlar
yaygındır ve hem çocuklarda hem de yetişkinlerde ortaya çıkabilir. Yetişkinlerde şiddetli
reaksiyonların sıklığı % 5-6 olarak tahmin edilmiştir. Kortikosteroidlerin kesilmesi ile
psikolojik etkiler bildirilmiştir; sıklığı bilinmemektedir.
Göz hastalıkları
Seyrek: Bulanık görme (ayrıca bkz. Bölüm 4.4)
Bilinmiyor: Posterior subkapsüler katarakt, intraoküler basınçta artma, glokom, eksoftalmi,
papilla ödemi, korneal veya skleral incelme, oftalmik viral veya fungal
hastalıklardaşiddetlenme.
Vasküler bozukluklar
Bilinmiyor: Hipertansiyon
Gastrointestinal hastalıklar
Bilinmiyor: Dispepsi, olası bir perforasyon ile sonuçlanan peptik ülser ve hemoraji, pankreatit,
10 / 13
abdominal distansiyon, ve ülseratif özofajit, kandidiyaz.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Bilinmiyor: Yara iyileşmesinde bozulma, ince hassas deri, peteşi ve ekimoz, fasiyal eritem,
terlemede artış, purpura, stria, hirsutizm, akneiform erüpsiyonlar, lupus eritematozus benzeri
lezyonlar, deri testlerine cevapta baskılanma
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Bilinmiyor: Kas güçsüzlüğü, yorgunluk, steroid miyopatisi, kas kütlesi kaybı, osteoporoz,
avasküler osteonekroz, vertebral kompresyon kırıkları, kırıklarda geç iyileşme, femur ve
humerus başlarında aseptik nekroz, uzun kemiklerde patolojik kırıklar ve spontan kırıklar,
tendon yırtılması.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Bilinmiyor: Nekrotizan anjit, tromboflebit, tromboembolizm, lökositoz, insomnia ve senkop
epizodları.
Hastanın muhtemelen hipertansiyon veya baş ağrısı ile bağlantılı olarak şiddetli ödem veya
fazla kilo artışı göstermesi durumunda ASTONIN-H kesilmelidir.
Günlük 1-4 tablet ASTONIN-H dozajında glukokortikoid yan etkiler gözlenmemiştir ve
beklenmez. Bu dozajın glukokortikoid etkisi 0,2 – 0,8 mg prednizolona eşdeğerdir.
Kesilme semptomları ve işaretleri
İlaç kesildiğinde ateş, miyalji, artralji, rinit, konjonktivit, ağrılı kaşıntılı deri nodülleri ve kilo
kaybı meydana gelebilir. Uzun süreli tedavi sonrası dozda çok hızlı bir azalma akut adrenal
yetmezlik, hipotansiyon ve ölüme yol açabilir (Bkz. Uyarılar ve Önlemler).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem
taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine
olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye
Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; eposta:
tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Semptomlar:
Aşırı dozda fludrokortizonun semptomları; hipertansiyon, ödem, hipokalemi gelişimi, kilo
alımında anlamlı bir artış ve kalp büyümesi olabilir. Aşırı potasyum kaybına bağlı kas zayıflığı
gelişebilir ve potasyum takviyeleri ile tedavi edilebilir.
Yönetim:
Aşırı dozda fludrokortizon (yukarıda listelenen) semptomları kaydedildiğinde, ilacın
uygulanması durdurulmalıdır, bundan sonra semptomlar genellikle birkaç gün içinde
azalacaktır; Fludrokortizon ile sonraki tedaviye, gerekirse, azaltılmış bir dozda devam
edilmelidir.
Büyük, akut doz aşımları için tedavi gastrik lavaj veya kusma ve olağan destekleyici önlemleri
içerir. Tek bir büyük doz ağızdan bol su ile alınmalıdır. Potasyum klorür uygulaması ihtiyacına
11 / 13
ve diyet sodyum alımının kısıtlanmasına özellikle dikkat edilerek, serum elektrolitlerinin
dikkatli bir şekilde izlenmesi esastır.
Fludrokortizon için bilinen antidot yoktur.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Sistemik kullanım için kortikosteroidler, yalın; mineralokortikoidler
ATC kodu: H02AA02
ASTONIN-H, sentetik mineralokortikoid fludrokortizonu içerir. Elektrolit metabolizması
üzerindeki etki, endojen kortizol hormonundan yaklaşık 125 kat daha güçlüdür, glukokortikoid
etki yaklaşık 8 kat daha güçlüdür.
Günlük 0,1 – 0,4 mg fludrokortizon dozaj aralığında, neredeyse yalnızca mineralotropik etki
ortaya çıkar, buna karşılık glukokortikoid etki ihmal edilebilir.
Etki başlangıcı tedavinin başlamasından 2-3 gün sonra görülür; genellikle tedavinin
sonlandırılmasından sonra birkaç gün daha sürer.
Fludrokortizon, renal sodyum atılımıyla kan hacmini arttırır ve damarların basınç arttırıcı
maddeler duyarlılığının artmasına neden olur.
Niteliksel olarak, fludrokortizon asetatın fizyolojik etkisi hidrokortizona benzerdir. Çok küçük
dozlarda fludrokortizon, adrenalektomize hayvanlarda yaşamı sürdürür, karaciğer glikojen
birikimini artırır ve timik involüsyon, eozinopeni, sodyum retansiyonu ve potasyumun idrarla
atılımının artmasına neden olur.
5.2 Farmakokinetik özellikler
Emilim:
Fludrokortizon emilimi, oral uygulamadan sonra oldukça hızlı olarak başlar ve neredeyse tama
yakın absorbe edilir. Maksimum serum düzeylerine ortalama 1,7 saat sonra ulaşılır.
Dağılım:
Fludrokortizon vücutta geniş ölçüde dağılır. Serum proteinlerine, özellikle globulin
fraksiyonlarına %70 ila 80 oranında bağlanır. İnsan gönüllülerde BOS’taki ilacın plazmadaki
konsantrasyona oranı 1:6’dır.
Tüm kortikoidler gibi fludrokortizon da plasenta bariyerini geçebilir (bkz. 4.6).
Biyotransformasyon:
Fludrokortizon, karaciğerde 6β-hidroksiflorokortizol ve 20β-dihidroflorokortizol’e metabolize
olur.
Eliminasyon:
Erişkin insanlarda değişmemiş maddenin ortalama serum eliminasyon yarı ömrü intravenöz
uygulama sonrasında yaklaşık 1 saattir, karışık metabolitler için bu değer 4,8 saattir. Bu
değerler, geniş bir bireysel değişkenliğe tabidir. Biyolojik yarı ömür 18-36 saattir.
12 / 13
İnsan gönüllülerde, idrar yoluyla atılım yaklaşık %80’dir ve yaklaşık %20’sinin farklı yollarla
atıldığı sonucuna varılmıştır. Diğer steroidlerin metabolizmasında olduğu gibi, safraya atılımın
bağırsakta yeniden emilim ile dengelenmesi ve bir kısmının dışkı ile atılması muhtemeldir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Fludrokortizon hakim olan mineralokortikoid etkisi ile akut toksisite açısından
glukokortikoidlere benzerdir. İnsanlarda ve hayvanlarda kronik toksisite bulguları
bulunmamaktadır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, dozajın insanlara yönelik terapötik dozajın birkaç kat
üzerinde olduğu durumlarda teratojenik ve fötal ölümcül etkiler göstermiştir. Bugüne kadar
glukokortikoidler veya mineralokortikoidler için insanlarda malformasyon riskinde artışı
gösteren yayınlanmış olgu yoktur. Bugüne kadar gebelik döneminde fludrokortizon ile elde
edilen klinik deneyim, teratojenik riskte artış kanıtı göstermemektedir.
Bugüne kadar, aslen mineralotropik etkisi olan kortikoidlerin mutajenik etkilerine ilişkin bir
rapor olmamıştır. Bilinen etki mekanizması nedeniyle glukokortikoidlerde olduğu gibi, bu grup
maddelerle de mutajenik etki görülme ihtimali düşüktür.
Fludrokortizonun potansiyel karsinojenik etkisine ilişkin bilgi yoktur.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Hipromelloz
Mannitol (E421)
Kolloidal silikon dioksit
Mikrokristalin selüloz
Kroskarmeloz sodyum
Magnezyum stearat
6.2 Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3 Raf ömrü
36 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
30°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan korumak için orijinal ambalajında
saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
Aluminyum-Aluminyum/PVC/OPA folyo blister.
13 / 13
100 tablet.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Özel gereklilik bulunmamaktadır. Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi
atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü yonetmelikleri”ne uygun
olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Merck İlaç Ecza ve Kimya Tic.A.Ş.
Atatürk Mh. Ertuğrul Gazi Sk.
Metropol İstanbul Sit. C2 Apt. No: 2A/20,
Ataşehir/İstanbul
Tel: 0 216 578 66 00
Fax: 0 216 469 09 22
8. RUHSAT NUMARASI
2018/337
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 09.07.2018
Son ruhsat yenileme tarihi: 21.03.2023
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ