Dijital Dönüşümün Medeni Hukuka Etkileri
Giriş
- yüzyılın en belirgin olgularından biri olan dijital dönüşüm, sadece teknolojik sistemleri değil, bireyler arası ilişkileri, mülkiyet kavramını, sözleşme biçimlerini ve kişisel verilerin anlamını kökten değiştirmiştir. Bu değişim, medeni hukukun klasik yapısıyla çatışma hâline gelmekte, hukuk normlarının yeniden yorumlanmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle kişilik hakları, sözleşme hukuku, eşya hukuku ve miras hukuku gibi temel alanlarda dijital çağın doğurduğu yeni durumlara karşı hukuk sistemleri ciddi uyum çabaları içerisindedir.
Kişilik Hakkı ve Dijital Kimlik
Dijital platformlarda bireylerin oluşturduğu sanal kimlikler, geleneksel kişilik hakları anlayışı içinde net bir karşılık bulamamaktadır. Kişisel verilerin korunması hakkı, Avrupa Birliği’nin GDPR düzenlemesi ve Türkiye’de 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile anayasal bir güvenceye alınmıştır. Ancak dijital ikiz, deepfake içerikler, yapay zekâ temelli profil oluşturma sistemleri gibi gelişmeler, kişilik hakkının dijital alandaki sınırlarını belirsizleştirmiştir.
- Kişilik hakkı artık sadece fiziksel değil, dijital varlıkları da kapsar hâle gelmiştir.
- Sosyal medya hesapları, e-posta arşivleri ve bulut depoları, bir bireyin dijital uzantısı sayılmaktadır.
Sözleşme Hukuku ve E-Sözleşmeler
Elektronik sözleşmeler (e-sözleşmeler), ticaretin dijitalleşmesiyle birlikte artık olağan hâle gelmiştir. Ancak bu durum, medeni hukukta geleneksel olarak kabul gören “irade beyanı”, “kabul” ve “imza” gibi kavramların yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir.
- Elektronik ortamda kurulan sözleşmelerde zamanaşımı, ispat yükü, delil değeri gibi konular hukuki tartışmalara neden olmaktadır.
- Elektronik imzanın güvenli sayılması için ilgili mevzuatlar (5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gibi) devreye girmiştir.
- Akıllı sözleşmeler (smart contracts) gibi blokzincir temelli yapılar, klasik sözleşme kavramını otomasyonla dönüştürmektedir.
Mülkiyet ve Dijital Varlıklar
Dijital içerikler, NFT’ler, sanal mülkler, yazılımlar ve hatta sosyal medya hesapları gibi unsurların kime ait olduğu, devredilip devredilemeyeceği ve hukuki koruma düzeyleri henüz tam olarak oturmuş değildir. Türk Medeni Kanunu’ndaki klasik “mal” tanımı bu yeni nesil dijital varlıkları kapsamamaktadır.
- Bir sosyal medya hesabı mirasçılara geçer mi?
- Bir dijital oyun içindeki karakter veya ekipman satılabilir mi?
- Bir yazılımın lisans hakkı fiziksel mülkiyet gibi devredilebilir mi?
Bu sorular, dijital mülkiyetin medeni hukuk içindeki yerini netleştirmek için yanıt beklemektedir.
Miras Hukukunda Dijital Varlıklar
Dijital miras, ölüm sonrası bireyin dijital verilerinin ve varlıklarının ne olacağına ilişkin hukukî boşluğu ifade eder. Medeni hukukta mirasın kapsamı geleneksel olarak fiziki mallarla sınırlı iken, günümüzde dijital varlıklar da bu kapsamın dışında kalamayacak kadar değer taşımaktadır.
- Facebook, Instagram ve Google gibi platformların ölüm sonrası hesap yönetimi için kendi iç kuralları vardır.
- Ancak bu platform kurallarının ulusal miras hukukları ile çatışması mümkündür.
- Dijital miras vasiyetnameleri ve dijital vasiyet uygulamaları yeni bir hukuki alan olarak gelişmektedir.
Aile Hukuku ve Dijital Etkileşim
Evlilik, boşanma ve velayet gibi konular artık sadece fiziksel dünyada yaşanan olgular değil. Dijital ilişkiler, sosyal medya paylaşımları, dijital aldatma gibi olgular boşanma davalarında delil olarak sunulmakta ve yargılama süreçlerini şekillendirmektedir.
- Eşlerin dijital takibi, özel hayatın ihlali mi yoksa sadakatsizlik ispatı mı?
- Çocukların dijital güvenliği, velayet kararlarında nasıl değerlendirilmelidir?
Bu gibi sorular, aile hukukunun dijital çağdaki yeniden yapılanmasını gerekli kılmaktadır.
Dijital Tespit ve İspat Sorunları
Dijital delillerin güvenilirliği, tespiti ve sunulabilirliği medeni yargılamalarda büyük önem taşımaktadır. Bir e-posta, mesaj kaydı veya sosyal medya paylaşımının mahkemeye delil olarak sunulabilirliği, usul hukuku açısından sürekli tartışma konusudur.
- Zaman damgası, dijital iz, log kayıtları gibi teknik unsurlar delil değerlendirmelerinde rol oynamaktadır.
- Ancak sahte dijital içerikler, yapay zeka üretimli görseller veya videolar (deepfake) adli süreçleri zorlaştırmaktadır.
Dijital dönüşüm, medeni hukukun tüm alt başlıklarını yeniden yapılandırmaya zorlamaktadır. Dijital kimlik, dijital mülkiyet, e-sözleşmeler, dijital miras ve aile ilişkilerindeki dijital etkileşimler; hukuki normların sadece teknik değil, kavramsal olarak da dönüşmesini gerektiriyor. Mevzuat uyumu kadar, hukukçuların dijital okuryazarlığı da bu süreçte kilit önemdedir. Gelecekte medeni hukuk, dijital varlıkların hukukunu içeren yeni bir alt dal hâline dönüşebilir.
Anahtar Kelimeler: dijital dönüşüm, medeni hukuk, dijital kimlik, e-sözleşme, dijital miras, dijital mülkiyet, yapay zeka, kişisel verilerin korunması, akıllı sözleşmeler, aile hukuku