Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?
Öğrenilmiş çaresizlik, psikolojide bireylerin, tekrar tekrar başarısızlıkla karşılaştıklarında ve kontrol edemedikleri olumsuz koşullar altında olduklarında, çaba harcamayı bırakıp, herhangi bir değişiklik yapabilecekleri inancını kaybettikleri bir durumdur. Bu kavram, özellikle ruhsal sağlık, motivasyon eksikliği ve depresyon ile ilişkili bir psikolojik fenomendir. Öğrenilmiş çaresizlik, insanın kendisini ya da durumunu değiştirebileceğine dair inancını kaybetmesiyle başlar ve bu da çoğu zaman kişiyi hareketsiz hale getirir.
Bu terim, 1960’larda, Amerikalı psikolog Martin Seligman tarafından yapılan deneylerle ortaya çıkmıştır. Seligman, deneklerin kontrol edemedikleri bir durumu sürekli olarak yaşadıklarında, bu durumun sonunda onlarda bir tür “çaresizlik” hissi oluşturduğunu keşfetmiştir. Bu durum, öğrenilmiş bir davranış haline gelir ve kişiyi daha pasif bir hale getirir.
1. Öğrenilmiş Çaresizlik Nasıl Ortaya Çıkar?
Öğrenilmiş çaresizlik, genellikle olumsuz deneyimlerin, kişiyi aşırı şekilde etkilemesiyle ortaya çıkar. Bu tür deneyimler, genellikle şu şekilde sıralanabilir:
1.1. Kontrol Kaybı ve Tekrarlanan Başarısızlıklar
Birey, sürekli olarak kontrol edemediği, olumsuz sonuçlarla karşılaşır. Örneğin, bir öğrenci derslerinde sürekli başarısız olursa, bu durum zamanla kendisinin başarılı olamayacağına dair inancını pekiştirebilir. Başarısızlıkların devam etmesi, bu inancı pekiştirir ve kişi zamanla bu durumu değiştirebileceği konusunda umutsuzlaşır.
1.2. Olumsuz Koşulların Sürekliliği
Birey, bir durumda yardım alabileceklerini fark etse bile, bu yardımın faydalı olmayacağına inanır. Eğer kişi, çevresindeki olumsuz koşulların kalıcı olduğuna ve her şeyin kontrolünden çıktığına inanıyorsa, sonunda kendini müdahale edemeyen, edilgen bir birey olarak görmeye başlar.
1.3. Kişisel İnançlar ve Kendine Güvensizlik
Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin kendisine olan inancının zayıflamasıyla daha da güçlenir. Eğer birey, dış etmenlerin etkisi dışında kendi başarısızlıklarını ve olumsuz durumlarını kişisel bir eksiklik olarak görürse, bu düşünce onu daha da güçsüzleştirebilir.
1.4. Bağımlılık ve Hareketsizlik
Kontrol kaybı, kişinin hareketsiz kalmasına ve daha fazla adım atmayı reddetmesine yol açabilir. Eğer bir kişi, ne yaparsa yapsın değişiklik yaratamayacağına inanıyorsa, hiçbir çaba harcamama eğiliminde olabilir.
2. Öğrenilmiş Çaresizlik ve Psikolojik Etkiler
Öğrenilmiş çaresizlik, kişiyi yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik açıdan da olumsuz etkiler. Bu durum, bir dizi psikolojik rahatsızlığa ve sağlık sorununa yol açabilir.
2.1. Depresyon
Öğrenilmiş çaresizlik ile depresyon arasında güçlü bir bağ vardır. Kişi, kontrol edemediği koşullar altında kendisini çaresiz ve umutsuz hisseder. Bu hissiyat, depresyonun temel semptomlarıyla örtüşebilir. Kendini değersiz hissetme, motivasyon kaybı, huzursuzluk ve depresif düşünceler, öğrenilmiş çaresizliğin en sık görülen psikolojik etkilerindendir.
2.2. Anksiyete Bozuklukları
Öğrenilmiş çaresizlik, bir kişinin geleceğe dair kaygılarını artırabilir. Kendini kontrol edemediği ve bu durumu değiştiremeyeceği inancı, sürekli bir endişe hali yaratabilir. Birey, potansiyel tehditlere karşı aşırı bir duyarlılık geliştirebilir.
2.3. Özgüven Kaybı
Bir kişi, sürekli olarak başarısız olduğunda ve çevresindeki olayları kontrol edemediğinde, özgüveninde büyük bir kayıp yaşar. Kendi yeteneklerine olan inancı zayıflar ve hayatındaki tüm sorunların kendi eksikliklerinden kaynaklandığını düşünmeye başlar.
2.4. Sosyal İzolasyon
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bir kişi, sosyal etkileşimlerden kaçınabilir. Çevresindeki olumsuzlukları değiştiremeyeceğine inanır ve başkalarına karşı da yardım istemekten kaçınır. Bu da izolasyona yol açabilir. Sosyal izolasyon, depresyon ve yalnızlık gibi duygusal zorlukları daha da artırabilir.
3. Öğrenilmiş Çaresizlik ve Eğitim
Öğrenilmiş çaresizlik, özellikle eğitimde önemli bir yer tutar. Çocuklar, sürekli olarak başarısız olduklarında ya da öğretmenlerinden olumlu geri bildirim almadıklarında, kendilerini yetersiz hissedebilirler. Bu da onların öğrenme süreçlerini ve okul başarılarını olumsuz etkileyebilir.
Bir çocuk, matematikte başarısız olduğunda ve birden fazla denemesinde de başarılı olamayacağını düşündüğünde, bu durum onun motivasyonunu ve çaba gösterme isteğini kaybetmesine yol açabilir. Çocuk, soruları çözme konusunda çaba sarf etmemeye başlar çünkü değişen bir şey olmayacağına inanır.
Eğitimcilerin, öğrencilerinin bu tür olumsuz inançlarını kırmak için teşvik edici, destekleyici ve pozitif geri bildirimde bulunması önemlidir.
4. Öğrenilmiş Çaresizlik ve Toplum
Öğrenilmiş çaresizlik sadece bireysel bir durum olmanın ötesine geçer. Toplumlar da bazen öğrenilmiş çaresizliğe kapılabilirler. Özellikle düşük gelirli ve yoksul toplumlarda, insanlar sosyal eşitsizliklerin ve ekonomik zorlukların farkına varabilir, ancak bu durumdan çıkmak için çaba harcamak yerine çaresizlik hissiyle teslim olabilirler. Bu toplumsal öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin eğitim almayı, iş bulmayı ve sosyal mobiliteyi artırmaya yönelik adımlar atmaktan vazgeçmelerine neden olabilir.
5. Öğrenilmiş Çaresizlik ile Başa Çıkma Yöntemleri
Öğrenilmiş çaresizlik, tedavi edilebilir bir durumdur ve çeşitli başa çıkma stratejileri mevcuttur. Bu stratejiler, bireylerin yeniden umut ve kontrol duygusu geliştirmelerine yardımcı olabilir.
5.1. Kognitif Davranışçı Terapi (CBT)
Kognitif davranışçı terapi, öğrenilmiş çaresizlikle mücadelede oldukça etkili bir yaklaşımdır. Terapistler, bireylerin olumsuz düşüncelerini fark etmelerine ve bu düşünceleri daha olumlu ve gerçekçi bir şekilde yeniden şekillendirmelerine yardımcı olur. Kişi, başarısızlıkları kişisel bir eksiklik olarak görmek yerine, dışsal etmenlerle ilişkilendirebilir.
5.2. Pozitif Psikoloji ve Güçlü Yönlere Odaklanma
Pozitif psikoloji, bireylerin güçlü yönlerine odaklanmalarını ve olumlu düşünceler geliştirmelerini teşvik eder. Kişi, geçmişteki başarılarını hatırlayarak yeniden özgüven kazanabilir ve değişime olan inancını artırabilir.
5.3. Destek Grupları ve Sosyal Yardım
Öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkarken, çevremizdeki kişilerle sosyal destek almak oldukça önemlidir. Aile üyeleri, arkadaşlar veya destek grupları, kişiye yardım ve cesaret verebilir. Bu sosyal bağlantılar, kişinin kendisini yalnız hissetmesini engeller ve yeniden harekete geçmesini teşvik eder.
5.4. Hedef Belirleme ve Küçük Adımlar Atma
Bireylerin hedefler belirlemeleri ve küçük adımlar atarak bu hedeflere ulaşmaları, motivasyonlarını artırabilir. Küçük başarılara ulaşmak, özgüven kazandırır ve büyük hedeflere olan inancı güçlendirir.
6. Sonuç
Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin dışsal etmenlerle mücadele edememesi, kontrol kaybı ve başarısızlıkların kişiyi umutsuz hale getirmesiyle ortaya çıkan bir psikolojik durumdur. Depresyon, anksiyete ve özgüven kaybı gibi birçok olumsuz etkiye yol açabilir. Ancak, doğru tedavi ve başa çıkma stratejileriyle bu durum iyileştirilebilir. İnsanların kendilerini değerli hissetmelerine, potansiyellerini fark etmelerine ve yeniden harekete geçmelerine yardımcı olmak, öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkmanın en etkili yollarıdır.